Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"KELİMELER,CÜMLELER ve MÂNÂLAR..."
- "... Şöyle bir hâdise var; İmâm-ı Azam Hazretleri’ne diyorlar ki, “eskilere yeten, size yetmiyor muydu?..” Kıyas yapıyor ya… Diyor ki; “bizim hâlimiz eskiler gibi olsaydı haklısınız, ama biz eskiler gibi değiliz.” Şimdi bunun gibi, bakın, geçmiş neslin şeyleri, yarın öbür gün belki okullara da ders olarak girecek. Şimdi meselâ mutfakta nasıl yemek yapılıyor, ne ediliyor görüyorsun, sen de o çekirdekten gelip yapıyorsun. Bugünkü hayat şartları içinde, o çalışıyor, bu çalışıyor, bilmem ne falan derken, işin mahiyeti değişiyor. Şimdi yemek yapmayı ilim olarak koyacaksın meselâ… Bunun ilim olarak ortaya çıkmasını empoze eden şartlar var. Bu insanlar eski insanlar gibi anlamıyordu ki. Meselâ Süryanice… Şimdi Süryanice’nin aslına baktığınız zaman, bunu anlayacak Süryani de yok bugün… Süryani bir kelimeyi söylerken, o kelimedeki her bir harfin ayrı bir anlamı olmasından hareketle, karşı tarafla konuşurken, karşı taraf o harflerden hangi mânâyı kastettiğini anlayabiliyor. Buna basit bir misâl vereyim. Bana “ikindi ne zaman?” diyor. Ben bunu anladım, namazı soruyor. Ben de diyorum ki, “ikindi olduğu zaman!”. Bu da mantıklı bir cevab… Ne olmuş oluyor, karşı tarafın muradını bilmeden o mânâyı yetiştiremezsin. Şimdi kullanan da, o mânâya muhatab olan insan da yok. Meselâ, kapı çaldı, adam saz çaldı. Hep “çalmak” ile ifâde ediyorsun. O “çalmak” kelimesinin ayrı ayrı mânâlar ifâde ettiğini karşı taraf anlayabildiği için böyle kullanıyorsun. Burada her kelime, cümleler içinde, kullanıldığı yere göre mânâ ifâde eder..." (SALİH MİRZABEYOĞLU, 29 Kasım 2014 ADALET MUTLAK'a Konferansı)
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.