Puanım 3/5 (%64/100) Yüzlerce belki de binlerce yıldır Tanrıların ölümsüz hatta dokunulmaz olduğu bilinen bir dünyada bir Tanrıyı öldürebilsen ne olurdu sorusunun cevabını alıyoruz kitapta. Kitap bir Rhun'un (İnsan ırkı) bir Fhrey'i (Tanrısal varlıklar) öldürmesi ile başlıyor. Bu yüzden başlangıcı harikaydı. Hatta gördüğüm en iyi girişe sahip olan kitaplardan birisi. Büyü gücü ve aşırı bilge olan Fhreyler her zaman ölümsüz olarak görülüyordu ta ki intikam dolu bir Rhun tarafından öldürülene kadar. Fhreyler bana Tolkien'in Elflerini hatırlattı. Ölümsüz olarak bilinmelerinin sebebi yaşlanma gibi önemli bir nedenin onlara işlemiyor olması. Büyü güçleri olduğu ve çok da bilge oldukları için bütün dünyaya kendilerini ölümsüz diye kabul ettirmişler. İnsanlar da güçsüz, zar zor yaşadığı için kimse onun ölümsüzlüğünü test etmiyor. Harika bir başlangıçtan sonra güzel bir yolculuğa çıkıyoruz. Ana karakterlerimizden birisi Raithe ve kendisi benim çok hoşuma gitti. Onun yanında Mistik (Özel güçlere sahip büyücü gibi bir ırk, oldukça nadir sayılır.) Suri, Malcolm ve tabi ki Persephone. Persephone adında insan bir kraliçe (bu terimi kullanmıyorlar tabi ki.) olması çok hoş bir detaydı. Genel olarak kitaptan oldukça zevk aldım. Sonu pek hoşuma gitmedi çünkü o ana kadar yapılan birçok şey bir anda yıkılmış. Sürpriz son yapılmak istenmiş (plot twist) fakat tam olmamış gibi, benim içime pek sinmedi. Yine de serinin devamını merak ediyorum, heyecan uyandırmadı değil.

Destanlar ÇağıMichael J. Sullivan · İthaki Yayınları · 2019143 okunma

·

95 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.