Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

592 syf.
1/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Oldum olası popüler kitaplardan uzak durmaya çalışırım. Arkadaşım bana bu kitabı önerince küçük çaplı bir araştırma yaptım. Internetten bir dergiye verdiği röportajını izledim yazarın. Çelişkili konuşmalar yapsa da kameralar izleyiciler karşısında heyecana kapılmış olup kendini istediği gibi ifade edememesine verdim çelişkileri. Kitap ile ilgili araştırmada ise kitabın tam bir bilgi deryası olduğu, mutlaka okunması gerektiği yorumları çoğunluktaydı. Popülizmin etkisi vardır diye düşünsem de alıp kitabı başladım okumaya. "Bu kitap, bu topraklarda yaşayan herkes için yazıldı.! Milyarlarca insan, milyarlarca düşünce, his, duygu, inanış, fikir, acı, haz, yaşanmışlık..." satırlar arasında "ben" değil hep "biz" vurgusunu görünce oh dedim, tam benlik kitap. Bu kısımdan sonra spoiler verecem sanırım. Kitabı okumayanların bilgisine. Yine de okuyan olursa şimdiden kusura bakmasın. Kitap akıcıydı. Okuyucuyu tatmin eden, her sözünü arkadaşları ile paylaşma isteği uyandıran cümleler akıp giderken Fred hoca ile tanıştık. Her ne kadar verdiği bilgiler internette, forumlarda sık sık tartışılan konular olsa da ilgimi çekmişti. Yazar bu bilgiler kendisine vahiy ile iniyormuş gibi kimsenin bilmediğini ima etse de bilinen şeylerdi. Fred hoca, kimsenin kendisine bile rahatlıkla sormadığı soruları öğrencilerine yöneltmişti, bereket versin çocuklar da zehir gibi. Biri hariç. Insanlık tarihi, dinler tarihi derken milattan önce 2000'lere gidiyoruz. Sırasıyla; Tevrat, Incil ve Kur'an da geçen "Nuh tufanı"nın bilinen en eski kaynağına iniyoruz. Sümerlerin tabletlerinde, Sümer-Akad medeniyetlerine ait olduğu düşünülen Gılgamış destanında bu olay yazıya dökülmüş. Bu nedenle Tevrat dolayısı ile de ilk bölümü Tevrattan oluşan Incil, dini kitap olmaktan çıkıp tarihi kitap sayılırlar. Bu durumda Yahudiler ve Hıristiyanlar kandırılmış oluyor. Her noktasına imzamı atarım ve katılıyorum. Iki yer hariç. Hoca Gılgamış destanını öğrencilere sorunca, biri dünyanın bilinen en eski destanı olduğunu ve Türkler tarafından yazıldığını söyledi. Hoca nasılsa düzeltir dedim ama düzeltmedi, arada kaynadı gitti. Aynı Nuh tufanı Kur'an da hiç geçmiyormuş gibi bu konuyu da atladı hoca.(Bknz. Ankıbet 14-15) Yazar ticari kaygı ile bu riske girmek istememiştir dedim, hoş karşılamasam da halinden anladım. Müslüman mahallesinde salyangoz mu satsaydı? Ama yine de cumhuriyetin modern okulunda öğretmen ile birlikte bir dervişin neden derse girdiğini ve sık sık dini vaaz verdiğini anlayamadım. Fakat şunu anladım: bu kitap milyarlarca insan için yazıl(a)mamıştı. Biri hariç demiştim değil mi? Çocuklardan birinin ailesi yazarın deyimiyle o adama (Mustafa Kemal Atatürk) karşı saltanatı savunuyordu. Saltanatı savunan bütün erkekler hain bütün kadınlar önlerine gelen ecnebiler ile yatıyordu. Genellemelerin bini bir para. Aklıma gayri ihtiyari şu söz geldi. "Genelleme aptallara mahsustur." Bu çocuk için kullanılan şu son cümle, kitaba iyice şüphe ile yaklaşmama neden oldu ya da vesile oldu desem bence daha yerinde bir cümle kullanmış olurum. "Yürütecek bir aklı olması umuttu." Sizi bilmem, bana çok aşağılayıcı ve itici geldi. Hani bir insanı artık sevmeyince bütün hareketleri size itici gelir ya o hayranlık perdesi gözlerimin önünden kalkınca; imla hataları, zaman-mekan hataları, mantık hataları bir bir gözlerime battı. Yazar röportajında okurları kast ederek "insanlar çok ilkel oldukları için hep aşk konuları işlenir, yazılır demişti. Kendisi de çok süslü ağdalı bir dil ile kitabının büyük bir bölümünü Selim, Ülkü ikilisinin aşkına ayırmıştı. Selim 25-30 yaşlarında Ülkü ile zıt karakterler olması aşkına engel olmuyor. 25-30 yaşlarında Selim ve rüyasında Ülkü ile sevişme sahnesi var akıllara zarar. Bu yaşa kadar gelmiş rüyasında ilk defa boşalıyormuş. Imkansız. Hem rüyalarımızda o kutsal birleşle olmadan hemen önce uyanıyoruz maalesef :) Çok uzatmama adına siyasi kısma pek girmeyecem. Çünkü o taraflarda işler çok karışıyor ve aşırı taraflı bir anlatım var. Bir kaç alıntı ile devam etmek istiyorum. "Arapları, Türklerle kıyaslayacak kadar neden bahsettiğini bilmiyor olman çok sevimli." (S.277) Bu kitap milyarlarca insanlara yazılmış olamaz. "... erkek erkeğe geçirdiği o Arap gecelerinin özlemi..." (S.490))Faşizmin homofobi ile harmanlanmış hali. Bu kitap bütün hisler için yazılmış olamaz. "...budist saçmalıkları gibi bir şeydi." (S.355) Bu kitap bütün inanışlar için yazılmış olamaz. Kitabın başlarında bir isim geçti yabancı gelmedi bana. Ortalarında bir daha sonlarına doğru daha detaylı bir şekilde cıktı karşıma. Kitapta kendisinden saygı ile bahsediliyor fikirlerinin acilen hayata geçirilmesi gerektiğinden söz ediliyor, dış mihrakların tek derdi onun fikirlerini engellemek olduğu belirtiliyor. Dönemin içişleri bakanı, adı bu kadar sık geçince merakıma yenilip internetten baktım. Mahmut Esat Bozkurt Isviçre medeni kanunu türkçeye çevirip Türk Medeni Kanununu, dönemin faşist Italyasından Italya Ceza Kanununu Türk Ceza Kanunu diye çeviren hukukçu. Ama bu eylemleri ile hafızamda yer etmemişti. Aşağıda söylediği sözlerden dolayı görevinden istifa ettirilmişti ama yine bu kitapta yer bulmuş kendine. 18 Eylül 1930, Ödemiş/Gölcük Benim fikrim, kanaatim şudur ki bu memleketin kendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır. Bu kitap sadece ama sadece etnik köken olan Türk'ler için yazılmıştır. Müzik önerileri güzeldi, birkaçını dinledim. Bende bir öneri bırakmak isterdim ama tarafsızlığım bozulmasın diye yazmıyorum :) Bana katlandığınız için teşekkür ederim.
Gör Beni
Gör BeniAkilah Azra Kohen · Everest Yayınları · 202016,8bin okunma
·
25 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Özenli ve aydınlatıcı bir inceleme olmuş. Kaleminize sağlık.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.