Hani derler ya: Falanca kitabı okumadan ölmeyin. İşte tam da bu cümleye yerleştirilmeye layık bir kitap olduğunu düşünüyorum Acımak'ın. Her insanın yüreğine dokunabilecek bir senaryo, en güzel hayat derslerini barındıran, yaşam felsefenizi temelinden sarsabilecek, edebi dili ile, akıcılığı ile, yaşattığı duygu duellosu ile tam bir başyapıt desem az bile söylemiş olurum Acımak için. Her toplumda bir kenara itelenmiş ve kendisine belirli yaftalar yapıştırılmış insanlar bulunur. Kimine öfkeli deriz, kimine kindar. Kimine namussuz deriz, kimine şerefsiz. Kimi için saygısız sıfatını yakıştırız. Gariban görürüz, kim bilir ne tembellikler yaptı da bu hale düştü deriz mesela. Ayyaş görür ayıplarız bazen ve günahkâr ilan ederiz. Her toplum kendi töresince belirli kimselere belirli sıfatlar takar. Bu kaçınılmaz bir yargıdır insanlar için çoğu kez. Olayların iç yüzünü bilmeden, farklı pencerelerden bakmaya gayret göstermeden, empati kurabilmeyi hatırına bile getirmeden karar vermek, insanoğlunun canı çıksa da değiştiremeyeceği bir huy olmuştur adeta. Oysa ki farklı bir pencereden görüp anlayabilmeyi becerebilsek kimi caniler masuma, kimi masumlar da caniye evrilecektir kanaatimizce. İşte bu mühim konudan yakalamış bizi değerli yazarımız. Zehra, birçok vasfı ile herkesin sevgisini kazanmış bir öğretmendir. İşini düzgün bir şekilde yapan disiplinli bir insandır. Ancak herkeste olduğu gibi onun da kaçınılmaz bir şekilde eksik tarafları vardır. Bu eksik taraf Zehra öğretmene ne yazık ki acılı hayatından miras kalmıştır. Zehra öğretmen acımasızdır. Suç işleyenlere karşı katî bir şekilde cezasını verir ve kitabında af diye bir şey yoktur. Çünkü hayatında affedemediği bir insan vardır: Babası Mürşit Efendi. Birgün nefret ettiği babasının ölüm döşeğinde olduğunu öğrenir ve çağrılır. Ancak gitmek istemez. Sonra biraz da çevresi tarafından ne gözle görüleceğini de hesaba katarak gitmeye karar vermiştir. Ölüsüne bile bakmak istemeyecek kadar kin doludur babasına karşı. Ancak bir mucize olacak ve babasına olan hisleri değişecektir. Çünkü babasından kalma sandukanın içinde bir hatıra defteri bulmuştur. Artık ona farklı bir pencere açılmış, yargısını önceden belirlemiş olduğu birçok olayı yeniden değerlendirmeye ve görmeye başlamıştır. Babası ile ilgili kanaatleri alt üst olacaktır ve bu hatıra defteri sayesinde acımayı öğrenecektir. Acımak, kanaatimce adeta hayat dersi niteliğindedir. Mesela bir iş yerinde tüm işlere koşan çalışkan biri olmanın ileride getirebilecek zararlarını anlarsınız. İnsanların istediklerini yerine getirip onları alıştırdığınız zaman, bir kez istediklerini yapamadığınızda nasıl nankörlük edebileceklerini görürsünüz. Hatıra defteri tutmanın önemini anlarsınız mesela. Ailenin saadetinin ne kadar önemsendiğini, yanlış bir evliliğin nasıl hayatınızı mahvedebileceğini, yüzünüze gülen insanların arkanızdan nasıl iş çevirdiğini, aslında gerçeğin ne kadar gizemli olduğunu görürsünüz bu kitapta. Daha birçok ders içermektedir ancak tadını kaçırmamak için uzatmak istemedim. Ancak çilesini çekip yaşayarak öğrenebileceğiniz bu dersleri kaçırmayıp okuyarak öğrenin derim. En başta da söylemek istediğim gibi "Bence bu kitabı okumadan ölmeyin." :)

AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 202139,2bin okunma

··

5 görüntüleme

Aslı

@Asltysz ·

25 Eylül 2019 18:56

Öyle bir yazmışsın ki kitabı bir an önce alıp okumak istedim.Güzel inceleme👍🏻

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Alican ASLAN