Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

392 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Çekirge Etkisi
Yoksulluk kader midir? Temel sorunun bu olduğunu düşünüyorum. Eğer kader değilse dünya üzerindeki bu kadar yoksulluğun kaynağı nedir? Bu kaynağa da indiğimizde ülkeleri yöneten siyasi yapıların, kendi çıkarları doğrultusunda kişi ve toplumları nasıl yönetebildiğini görmekteyiz. Bu siyasi yapılar salt siyasi düşünce olarak mı ülkeleri yönetiyor yoksa o ülkelerin ekonomik gücü elinde tutan zümrenin çıkarları doğrultusunda mı hareket ediyor, bunu da gören gözler ve duyan kulaklar tartışsın. Gary A. Haugen ve Victor Boutros tarafından yazılan ve Türkçeye 'Çekirge Etkisi' adıyla 'İlayda Üstel' tarafından tercüme edilen kitap, yoksulluğun başlı başına bir sorunken bir de onun üzerine eklenen şiddet olgusunu işliyor. Hem yoksul hem de her türlü şiddete maruz kalan ve hatta ölüme giden o yolu anlatmaya çalışıyor. Ruanda soykırımı (1994) sonrası oraya Birleşmiş Milletler adına görevli olarak giderek, orada yaşanan vahşeti rapor haline getirirler. Sadece Ruanda da yok, Afrika, Latin Amerika, Asya'da yaşanan çeşitli yoksulluk ve şiddet üzerine araştırma yaparak bunları yine rapor halinde gerekli birimlere sunarlar. Bu kitapta o raporlar doğrultusunda oluşturulmuştur. Yazarlar, gelişmiş ülkeler tabir edilen ülkelerin, buralarda yaşanan sorunları sadece 'gördüklerini' belirtiyor. Denizi de, karayı da, ormanı da görüyorlar. Ama yanı başlarında duran bu yoksulluk dün de bugünde ve bu gidişle yarın da olmaya devam edecek. Çekirge Etkisi, şiddetin salgın halde toplumları nasıl sarmalayıp açlığa, umutsuzluğa, yoksulluğa ve sonunda ölüme götürmesini anlatır. Şiddetin ve güvensizliğin kol gezdiği yerlerde yaşanmış örnekler üzerinden hareket ediliyor. Maalesef, 'parası olmadığı için adaletin bile yanlarında olmadığı' bir sistemin içinde yaşamaya çalışan insanların hayat hikayeleri ile karşı karşıyayız. Başını sokacak bir evden önce 'güvenli' olmasını isteyen binlerce, milyonlarca insandan bahsediyor. Bizler (tabi, yazar da aynı şekilde), bu anlatılanlardan muaf hatta uzak bir yaşamdan olaya bakıyoruz. Dünyanın farklı noktalarında bu ve buna benzer olaylar yaşanmaya devam ediyor. Özellikle kadınlara yönelik cinsel şiddet, öldürme maalesef yüksek oranda. Bunun örnekleri kitap içinde anlatılıyor. Teşbihte hata olmaz, bugünden bir örnek vermek gerekirse, Suriye savaşında insanlar topraklarından niçin kaçmak zorunda kaldı ya da kaçmaları sağlandı? Temel sorun yine 'güvenlik' değil mi? Örneğin büyük şehirlerde gettovari bir yaşam niçin oluşturuluyor. Bunun içinde dinci/islamcı gettolar dışında genel gettolar da artık yaygın vaziyette kuruluyor. Kitap, insan oldukları için 'insanca' bir yaşam içinde hayatlarını idame ettirmekten başka bir talepleri olmayanlara ışık tutuyor. Yani ezilen, hor görülen, aşağılanan, ötekileştirilenler. Hiç kimsenin yaşamak istemeyeceği bu yerlerde bu insanlar buralarda bu gerçeklik ile iç içe nefes tüketiyorlar. Bir tecavüzcünün (Nijerya örneği) tecavüz ettikten sonra 50 - 75 sent para fırlatması, ödemesi gereken tek bedel oluyor. Dünyanın farklı köşelerinde milyonlarca insanın zorla (kölelik) çalıştırılması örneklerle anlatılıyor. Çeşitli raporlardan alınan verilerle anlatılan bilgiler destekleniyor. Önce fuhuş sektörü anlatılıyor. Küçük kızların zorla veya ölümle korkutulmak suretiyle fuhuş sektörü içine çekilmesi ve efendilerine para kazandırılması anlatılıyor. Yoksulluk ve şiddet eşit gidiyor. Yazarlar özellikle şunu belirtiyor: "Eğer bu kitabı okuyorsanız çok ıssız bir yerdesiniz ya da güvenliğinizin sağlandığı bir yerdesiniz. Bu güvenliğinizin sağlanması içinde özel veya resmi güvenlik güçlerine ücret (vergi) veriyorsunuz. Eğer bunların olmadığı bir yerde iseniz zaten bu kitabı okuma şansınız yok. " diyerek bir gerçeği de vurguluyor. Kitabı bitirdiğim de çok da umutla geleceğe bakamayacağımız bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz. Gelecek, geçmişin devamı olarak, daha da ağır bir şekilde olacak gibi gözüküyor. Gelişmekte olan ülkelerin niçin kalkınamadığını farklı açıdan ele alıyor. Kağıt üzerinde bulunan kanun maddelerini, o kağıt parçasındaki maddeleri uygulayacak devlet görevlisinin olmadığı ya da yetersiz kaldığı bir durumda, ekonomik ve siyasi gücü elinde bulunduran egemenler, devlet görevlileriyle beraber iş tutarak, o kağıt parçası içinde bulunan maddelerin bile uygulanmamasını sağladıklarını, yazarlar örnekler ile bunu anlatmaya çalışıyor. Bu fakir, yoksul, sorunlu, şiddetin normal gözüktüğü bir ortamda; fakir ve eğitimsizlerin sisteme karşı gelmemesi için egemen güçler tarafından nasıl sürekli başlarının ezildiği, korkutulduğu, aşağılandığı ve bunun sonucu olarak egemenlerin boyunduruğunu kabul etmeye zorlandığı bir yapıdan örnekler de veriliyor. Peki bu kitap kimlere yönelik diye bir soru sorduğumuzda, doğrudan şunu diyebilirim: Konunun uzmanlarına. Bunun içinde sosyolog, ekonomist, sosyal bilimlerde çalışanlar gibi. Yazarlar, resmi ve gayri resmi yaptıkları saha araştırması sonucu elde ettiği verilerden hareketle bu çalışmayı oluşturmuşlar. Anlatım raporlar, kendi görüşleri, mağdurların hikayeleri ve orada bulunan sistem karşıtı kişilerin görüşlerinden oluşmaktadır. Özellikle bu ve buna benzer kitap okuyanlara önerilir. Yoksulluk kader midir? Sorusunun cevabı orada yaşayanlar için kanıksanmış bir durumdur. >> Sorunlar ve bu yüzden mağdur olanlar anlatılıyor. Ama bu sorunların arkasında yatan sebepler çok fazla dillendirilmiyor. Çözüm olarak da bir şey söylenmiyor. Egemen güçler (oradaki devlet sistemi, ekonomik gücü bulunduran egemenler) anlatılıyor, sistemin bozukluğundan bahsediliyor. >> Dünyanın farklı köşelerinden örnekler verilerek, yoksulluğun mağduriyetin, zor yaşam koşullarının altında yaşamaya çalışan insanlardan bahsediliyor. Bu kitabı 28 Temmuz - 23 Ağustos 2019 tarihleri arası okuyup, inceleme yazısı ise 26 Eylül 2019 tarihinde 1000Kitap sitesine eklenmiştir. 
Çekirge Etkisi
Çekirge EtkisiVictor Boutros · Pinhan Yayınları · 20159 okunma
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.