Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

752 syf.
·
Puan vermedi
Bir Gün Tek Başına, Vedat Türkali’nin ilk romanı. Ellili yılların sonunda kaynayan Türkiye’yi, Menderes dönemini, toplumsal tepkiyi, kolluk kuvvetlerinin tutumunu, politize olmuş öğrencileri ve aşk olgusunu sürükleyici anlatımı ve yaptığı ustaca betimlemelerle anlatmış usta yazar Vedat Türkali. İlk romanı olmasına rağmen çoğu otorite tarafından en iyi romanı olarak gösterilir; Bir Gün Tek Başına. Bu incelemede romanın ana hatlarını ele alarak hem ‘’spoiler’’ vermemiş olacağım hem de kitap hakkında okuma öncesi güzel bir altyapı sunacağımı düşünüyorum. Keyifli okumalar. Ellili yılların sonudur ve Türkiye içten içe kaynamaktadır. Hem dünyada ABD ve Sovyetler Birliği arasında geçen kıyasıya rekabet, ki Soğuk Savaş dönemidir o yıllar, hem de içeride Demokrat Parti’nin muhaliflerine karşı başlattığı sürek avı neticesiyle kentte yaşayan Türk toplumu üzerinde büyük bir baskı oluşmuştur. Meclisten taşan muhalefet artık sokaklardadır, üniversitelerdedir, evlerdedir… Lakin iktidarın baskısı ise günden güne artmaktadır. Bu ortamda Kenan’ın karakteri ve devrimciliği, çevresindeki insanlara karşı tiksinti duymasını sağlar. Eşi Nermin’den, kayınvalidesinden, yakın arkadaşı olan ama karaktersiz saydığı Rasim’den romanın başından itibaren sonuna kadar dereceli bir şekilde uzaklaşır. Bazen düşüncesinde bunu yapar, bazen de sert bir pratikle bunu uygular. Paranın mevzubahis olduğu, muhalifliğin hainlik sayıldığı, çıkarın güdüldüğü her ortamdan uzak tutmaya çalışır kendini. Zaten romanın ilerleyen sayfalarında Kenan’nın kopuşuna neden olacak olgular bunlardır. O bu tür insanları küçük-burjuva olarak görür. Bir akşam meyhaneye arkadaşlarıyla içmeye gider ve orada Günsel ile tanışır. Kıza aşık olur. Günsel devrimcidir ve Kenan gibi pasifize edilmiş( karakolda yediği iki tokattan sonra) bir devrimci değil, bunu pratiğe döken bir devrimcidir. Bu durum roman boyunca Kenan’la ilişkilerini etkileyecektir. Kenan’ın vazgeçtiği bir aile ve Günsel ile arasında olan ilişki, Rasim’in kokuşmuş zihniyeti, Nermin’in lümpen bakış açısı, Kenan’ın sonu gelmeyen iç sorguları, varsayımları, düşünceleri… Keza bu monologları Günsel’de de görürüz roman boyunca. 27 Mayıs İhtilaline giden yolda yorgun bir devrimcinin, dipdiri genç ve atak bir devrimci kadın ile ilişkisi ekseninde geçecek, devrimci kuşkuculuğun yeri geldiğinde ‘’iyi ki’’ ama yeri geldiğinde de ‘’keşke’’ dedirtecek derecede fazla olduğu mükemmel bir roman; Bir Gün Tek Başına. Bir Mayıs günü Günsel’in Kenan’a okuduğu İstanbul şiiriyle; Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bekle bizi Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla Mavi denizlerine yaslanmış Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle Ve bir kuruşa Yenihayat satan Tophanenin karanlık sokaklarında Koyunkoyuna yatan Kirli çocuklarınla bekle bizi Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi Bekle dinamiti tarihin Bekle yumruklarımız Haramilerin saltanıtını yıksın Bekle o günler gelsin İstanbul bekle Sen bize layıksın (ki Vedat Türkali’nin kendi şiiridir) (youtube.com/...OT3j_Xk10&t=...) Üniversite bahçesinde öğrencilerin hep bir ağızdan bağıra bağıra söylediği şu dörtlükle; "Olur mu böyle olur mu? Kardeş kardeşi vurur mu? Kahrolası diktatörler, Bu vatan size kalır mı?" (youtube.com/watch?v=D-Mp_gV...) Nazım’dan yapılan fevkalade alıntılarla hem edebi birikiminizi geliştirmesi bakımından hem tarihi bilginizi aydınlatması bakımından hem de bir görüş sahibi olmanızı sağlaması bakımından bir madendir bu kitap. Öte yandan romanın, kurgunun yanısıra yüksek derecede tarihsellik barındıran ve çok faydalı bir yanı da vardır. Dp iktidarı ve zihniyeti, Dönemin CHP’si ve komünistlerin sosyal demokratlara(CHP) karşı tutundukları tavırlar ve düşünceleri, Meclis kararları; bkz.Tahkikat Komisyonu, İstanbul’daki ve Ankara’daki öğrenci olayları(Örneğin 555K; beşinci ayın, beşinci günü, saat 5’te Kızılay’da), dönemin İstanbul semtleri ve betimlemeleri( İnanıyorum ki okuduktan sonra Eminönü’ne, Taksim’e, Süleymaniye’ye ve daha birçok yere farklı gözlerle bakacaksınız.), kahramanlar üzerinden tarihten verdiği ‘’gerçek’’ olay örnekleriyle yedi yüz elli sayfalık lakin hiç yormadan kendini okutan bir başyapıt. Size önerim kitabı okuduktan sonra Birand’ın yaptığı Demirkırat Belgeseli’ni (yedinci bölüm ve sonrası) izleyemeniz. Dönemi zihninizde pekiştirerek, kişileri ve zihniyetleri daha iyi anlamanızı ve daha sağlıklı eleştirmenizi sağlayacaktır. Sağlıcakla kalın…
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
··
205 görüntüleme
Ayşe Ay okurunun profil resmi
Okumaya başlamıştım, çok güzel bir kitap da yarım kaldı, bitirmeliyim elbette inşaallah.
Varoluşçu Yazar okurunun profil resmi
Kesinlikle, hele son yüz sayfalık kısımı edebi anlamda ve final bağlamında çok güzel bir kitap
kirmizicekic okurunun profil resmi
Kitap bitmeden yorum yazmıyım dedim ama unuturum diye yazmaya karar verdim. Gerçekten dolu dolu bir inceleme yazmışsınız kaleminize sağlık. Ben de demirkırat belgeseliyle birlikte ilerliyorum. Dönemin somutlaşması adına çok faydasını görüyorum. İncelemenizi daha önce görmüş olsam kitabı muhakkak öne çekerdim. Elinize sağlık tekrar.
Varoluşçu Yazar okurunun profil resmi
Dönemin olaylarını idrak etmek için çok faydalı bir yol muayyel etmişsiniz. Asıl ben size teşekkür ederim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.