Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Zengin bir dil, zengin bir düşünce, canlı bir zihin yapısı, sağlam bir bilim ve kültür demektir. Hatta dini bile kuvvetlendiren bir imkândır. Çünkü kelime gücü ifade gücü demektir. İfade arttıkça hem anlayış hem de anlatış güçlenir. O halde dilimizin içine başka dillerden çok sayıda kelime geldiyse buna hemen zaaf diyemeyiz. Çünkü o kelimeler benimsenmişse, Türkçe haline gelmiştir. Her bir kelime bir servet değerindedir. Bakın, ben şimdi “servet” kelimesini kullandım. Bu kelimenin dilimizde hiç olmadığını düşünelim. Yani Arapça’dan atalarımız bu kelimeyi alıp bize mal etmiş olmasınlar. Bu cümleyi başka nasıl söyleyebilirdim? “Servet” yerine “zenginli ” desem arada bir fark olacak. Çünkü servet bir mal-para birikimi ifade ederken, zenginlik daha geniş bir anlam ifade eder. Bir insanın serveti görünmeyebilir, ama zenginliği görülür. Servet zenginliğin parçasıdır, ama zenginlik servetten daha geniş bir kavramdır. “Servet” yerine “varlık” da diyebilirim. Ama arasında yine fark var. Çünkü varlık denince sadece mal mülk değil, mevcut olan her şey, doğa, evren, insan, hayvan kastedilir. Mesela “gönül zenginliği” deriz, buna “gönül serveti” diyebilir miyiz? “Babasından servet kaldı” cümlesinde “servet”in yerine “zenginlik”i koyahm. Aynı anlama gelir mi? “Servet” kelimesini ”“yabancı” diye dilimizden atsak bir erkek ismi de güme gider. Adama “Zenginlik” de diyemeyeceğimize göre. O zaman mesele kelimeleri eksiltmek değil, aksine çoğaltmaktır. Ama kendine mal ederek, kendi rengini vererek... Aynen müzikte olduğu gibi... Zaten kelime alabilen bir toplum medeniyet olma yolunda demektir. Çünkü alan mutlaka verecektir. İşte 0 yüzden Osmanlı bakiyesi olan bütün ülkelerin dillerinde pek çok Türkçe kelime vardır. Boşnakça’da ve Sırpça’da 8000, Bulgarca’da 7500 civarında var. Bu dillerin kelime sayısına oranlarsak büyük rakamlar bunlar... Türkçe’de kelime tasfiyesinin şimdi ne demek olduğunu anladık mı? Büyük bir ihanettir. Tasüye edilen kelimeler de zaten Batı’dan alınan kelimeler olmadı. Tanzimat’tan itibaren bizde de hâkim yabancı dil F ransızca’ydı. Zaten Fransızca 1945’e kadar bugünkü İngilizce gibi her yerde kullanılan bir dildi. Ama alfabe değişikliğinden sonra başlatılan dili sadeleştirme ve Öztürkçe çabaları sırasında Fransızca birçok kelimeye değil, Arapça ve Farsça kökenli kelimelere savaş açıldı. Osmanlı mimarisini tahrip etmek, camileri yıkıma mahküm etmek, yazımızı yasaklamak ile bu yapılan arasında hiçbir fark yoktur.
Sayfa 218Kitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.