Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

BİR KADIN AJAN
Denizdeki hazırlıklar iyi bir seyirde sürmekteydi. Eşref paradan sorumlu adamlarını ve deniz müfrezesini Adana’nın kuzeybatısındaki, Anadolu ve Suriye arasında hizmet gören demiryolu hattının karşı tarafında kalan Pozantı’ya uzun ve yavaş bir tren yolculuğuna gönderdi. Fakat Yemen yolundaki son uzantı olan Kızıldeniz’in ahvaline ilişkin soru işareti, Eşref ’in karayolunu da hesaba katması gerektiği anlamına geliyordu. Zihni bununla meşgulken, sayısı artmakta olan sefer kuvvetine Yemenli lider İmam Yahya’nın İstanbul’daki temsilcileri olan Şeyh Mezigir ve arkadaşı “Sakallı” Ahmet Mücahit’i kattı. Behçet isimli bir teğmen ve eski silah arkadaşı “Gazinocu” Necati’nin de çölde yapılacak muhtemel bir yolculukta faydalı olabileceklerini düşündü. Eşref ’in heybetli emir eri “Zenci” Musa da her zamanki gibi yine ayrılmaz bir yol arkadaşıydı. Eşref, Batı Trakya’da yaptığı gibi, bir çarpışmaya hazırlanırken adamlarını kendi eliyle seçmesi gerektiğine gerçekten inanıyordu. Eşref ’in Osmanlı başkentindeki faaliyetleri, yakında yolunun kesişeceği İngilizlerin dikkatini çekmekteydi. Bu faaliyetler, Şerif Hüseyin’in Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanmasının teşvik edilmesinden ve isyanın altın ve silahlarla takviye edilmesinden sorumlu olan Kahire’deki Arap Bürosu’nun gözünden kaçmamıştı: “Enver tarafından korunan Salihlili eşkıya Eşref Bey, son zamanlarda İstanbul’da bulunuyor ve Arabistan’a gitmek üzere gayri nizamî bir grup oluşturmakla yetkili.” Eşref, İstanbul’daki hazırlıklar tamamlandığı vakit Salihli’ye döndü. Sefer kuvvetindeki safları doldurmak için on üç savaşçıyı daha grubuna aldı. Ayrıca kişisel hazırlıklarını da tamamladı. Pervin bu hazırlıkları merak ve sıkıntı içerisinde gözlemledi. Eşref, ona bu seferki görevinin ne olacağı hakkında bilgi vermediyse de Pervin, yaptığı hazırlıklardan Eşref ’in yine çöle gideceğini anlamıştı. Eşref, deve eğerlerini temizlemek, çöldeki kuyulardan su çıkarmaya yarayan özel aparatları incelemek, çadırları tamir etmek, kendisine ait değerli Arap atlarından birkaçını ve en hızlı yol alan develeri seçmekle meşguldü. Pervin, kocasının planlamakta olduğu seyahatin sadece bir hava değişikliği veya yayla kaçamağı değil, daha ziyade “mutlak bir çetin ve ölümlü yolculuk” olduğunu fark etmişti. Kuşkularına rağmen bir itiraz belirtmedi; bunun nafile olacağını ve alacağı yanıtları biliyordu: “Beni, ‘Bu, vatana hizmettir. Seni üzgün görmek istemiyorum. Bilakis senden teşvik bekliyorum’ gibi sözlerle susturacağını biliyordum.” Bunlar daha önce benzer durumlarda Eşref ’in, karısının itirazlarının önüne geçmek için kullandığı cümlelerdi. İkili bir kez daha vedalaştı. Salihli’den ayrılmasının üzerinden çok geçmeden işler ters gitmeye başladı. Deniz motorunun gecikmesi karşılaştıkları ilk sorun oldu. Eşref çekirdek ekibiyle Karahisar’da beklemeye karar verdi. Motorun daha da gecikeceğini öğrenince adamlarından birine geride kalıp motoru beklemesini emretti; kendisi ve diğerleri, tren ve otomobil karışımı bir yolculukla Halep’e ilerlediler. Ünlü Baron Otel’e gelen Eşref, grubun Şam’a gitmek üzere az önce yola çıkmış olan öncü kolunu kıl payıyla kaçırmış olduklarını öğrendi. İki gün sonra grubun geri kalanına yetiştiler ve Dördüncü Ordu’ya ev sahipliği yaparak Birinci Dünya Savaşı boyunca Ortadoğu’da vuku bulan bütün Osmanlı askerî operasyonlarının ve görünüşe göre bir de entrikanın merkezi olan Şam’da onlarla bir araya geldiler. Şam Palas Oteli’nde konaklarken Eşref ’in karşısına sıra dışı bir ziyaretçi çıktı. Lübnanlı bir kadın kendisini görmek istemişti, fakat Eşref hazırlıklarla meşgul olduğu için onu öfkeyle geri çevirdi. Kadın, kalmakta olduğunu söylediği otelde Eşref’in ertesi gün kendisini ziyaret etmesi için ısrarcı oldu. Nihayetinde merakına yenik düşen Eşref, kadının kaldığı otelin lobisinde onunla bir araya geldi. Kadın, Eşref ’e kocası henüz ölmüş ve parasına haksızca el konulmuş bir dulun hikâyesiyle yaklaştı. Eşref kaba bir şekilde parasını geri almasına yardımcı olmaları için Osmanlı yetkililerine başvurmasını söyledi. Kadın, bunun için gerekli bağlantılara sahip olmadığını söyleyerek yalvarınca, Eşref onun adına duruma müdahale etmeyi teklif etti. Kadın iki gün sonra yeniden ortaya çıktı. Fakat üslubu bu kez oldukça farklıydı. Çok güzel bir sesi olduğunu, piyano çalabileceğini ve şehrin dışındaki bir bahçede tanıdığı bazı kızlarla birlikte Eşref için özel bir parti vermek istediğini söyledi. Gittikçe şüphelenen Eşref, aciliyet arz eden resmî işleri olduğunu söyleyerek teklifi geri çevirdi. Fakat hikâye burada sona ermeyecekti. Kadın ertesi gün Eşref ’in otelinde yeniden boy gösterdi ve sanki tesadüfen karşı karşıya gelmişler numarası yaparak başkalarını görmek için orada olduğunu iddia etti. Eşref ’ten, kaybettiği varlıklarını geri almasına yardımcı olmaları için kendisini önemli Osmanlı subaylarıyla tanıştırmasını istedi. “Kadından aniden şüphelenmeye başladım,” diye aktarıyor Eşref: “Çünkü ilk defa mağduriyetinden, alacaklıların para vermemesinden dolayı her işinin yüz üstü kalması dolayısıyla sefâlet hâlinden bahsederek merhamet ve muavenet dilenen bu kadın benimle temasını muhafaza etmek için hiçbir fırsat kaçırmıyor. Saniyen, ikinci mülakatında, mühim olan işlerini geri bırakarak bana ziyafet vermek istediğini söylüyor ve sesinin güzelliğini ve sairesine ilâve eyliyor ve şu hareketiyle de hâl ü vaktin bu gibi âlem-i sefahat için pek müsait bulunduğunu göstermek istiyor. Biraz düşündüm. Tarihi göz önüne getirdim. Öteden beri hâl-i harpte bu gibi kadınların casusluk vazifesiyle istihdam edilerek pek mühim roller ifa eylediklerini hatırlayarak, kendi kendime acaba bu da o cinsten olmasın dedim.” Hadisenin altında neyin yattığını öğrenebilmek için uyumlu davranan Eşref, kadına ertesi gün gelip kendisini görmesini söyledi. Ertesi günkü görüşme sırasında kadın Şam’daki Dördüncü Ordu Komutanı Cemal Paşa’dan bahsetmeye başladı. Cemal’in emrinde ne kadar adam olduğunu sordu. Komutası altında kaç tane paşa hizmet görüyordu? Osmanlıların silah deposundaki büyük topların sayısı neydi? vb… Şüpheleri tasdiklenen Eşref başka bir yöntem deneyecekti. Fikrini değiştirdiğini ve Şam ziyaretini birkaç ay daha uzatmak istediğini söyleyerek, kadına ona bir ev bulmasına yardımcı olup olamayacağını sordu. Zokayı yutan kadın, Eşref için bir villa kiralamaya ve içini döşemek için hiçbir masraftan kaçınmamaya gönüllü oldu. Hatta Eşref ’i eğlendirmek için arkadaşlarıyla oraya gelmeye söz verdi. Eşref kadına başlangıçta kaybettiğinden söz ettiği paranın bahsini açınca kadın bu konuya pek az ilgi gösterdi ve meselenin savaş sonuna kadar bekleyebileceğini belirtti. “Kendisi için hayat ve memat meselesi hükmünde olduğunu, iki gün evvel yana yakıla anlatan bu aklı kısa madam şimdi bu işi harpten sonraya talik ediyordu… Ben bunun üzerine bu kadının Fransızlar tarafından para ile tutulmuş bir casus olduğuna tamamen emin oldum.” Eşref bir jandarma yetkilisine durum hakkında bilgi verdi. Şam’dan ayrıldığında kadının hâlâ polis tarafından sorgulanmakta olduğunu işitmişti.
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.