Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eşref’in sandığına dönüş
Hikâyeyi belki de başladığı yerde, Eşref ’in sandığında bitirmek münasip olacaktır. Sandık birçok hususta –aslına bakılırsa benim kendi başıma izini sürebileceğimden çok daha fazlasına– rehberlik etmiş, isimler, olgular, belgeler, görseller ve anılar sundu. Eşref ’in Sina cephesinden çektiği telgraf tomarları, Malta’dan getirdiği hatıralıklar, Pervin’in hatıratı ve çeşitli fotoğraflar arasında arşivin maddi yönüne ve bazı kaynakların önemine işaret eden eşyalar da mevcuttu. Bunlar, metin mahiyetinde taşıdıkları bütün öneme rağmen evrakların bize hikâyenin sadece bir kısmını anlatabileceğini anımsatan şeylerdir. Eşref ’in akrabalarından birini ilk ziyaret edişimde kendisi bana yeşil bir kese göstermiş ve kesenin içindekileri boşaltmıştı. Kesenin içinden Eşref ’in bir yerden, muhtemelen Edirne veya Batı Trakya’dan topladığı hepsi Bulgarca olan lastik mühürler döküldü. Kuvvetle muhtemel, bunları Edirne’nin yeniden ele geçirilmesinin ardından o ve adamları düşman hatlarının gerisinde çalışırken sahte evrak hazırlamak için kullanmışlardı. Sandıkta ayrıca Eşref’in Mısır’da aldığı silah taşıma ruhsatını da buldum. Ruhsata göre 1946 ve 1950 yılları arasında her sene, sekiz mermi kapasiteli ve seri numarası 34749 olan 0.37 kalibrelik otomatik revolverinin kaydını yaptırmıştı. Sürgünün son safhasında, Stoddard’ın “sert adamlar” dediği grubun bu en şöhretli (veya kötü şöhretli) üyesi, İngilizlerin “bednam eşkıya” olarak adlandırdığı ve kendisini kaybedecek hiçbir şeyi olmayan biri olarak tanımlayan bu adam, kanunlara uyan bir vatandaş olarak yıldan yıla tabancasının kaydını yaptırmıştı. Pek çok ironi barındıran bu hikâyede, son bir ironi daha mevcuttur. Eşref ’in sandığından çıkan son bir listede, imzasının zaman içinde nasıl değiştiği görülüyor. Bu, Eşref ’in kendisini tarihin ışığında nasıl gördüğünü bir nebze aydınlatmaktadır. Talihsiz hatıratının adı olan Tarihe Benden Haberler ve “Aşere-i Mübeşşere” gibi işaretler aracılığıyla gördüğümüz üzere, Eşref kendisini tarihte net bir şekilde konumlandırmıştır. Şimdi, yıllar içerisinde değişen imzalarını takip etmek için derlediği şu tabloyu dikkate alalım. Bu belge Eşref ’in güçlü tarih bilincini ortaya koymaktadır. Bu tablo, kendisinin hayatını araştırmak için gelebileceğini veya muhakkak geleceğini düşündüğü, (belli ki doğru düşünmüş), istikbaldeki bir tarihçiye yardım etmek amacıyla hazırlanmış gibi görünmektedir. İmzalarına eşlik eden bilgi notunda bu belgeyi, hayatının “tarihî günlerinde” kaleme aldığı vesikalara attığı imzalara ilişkin herhangi bir varsayım ya da şüpheye mahal vermemek için kaleme aldığını belirtir. Fakat bu ayrıca tuhaf bir ironiye sebebiyet vermektedir: Kendisinin tarihteki yeriyle, bu imza rehberini oluşturacak kadar bilinçli bir şekilde ilgilenen bir kişinin yazdığı çok ciltli bir hatırat nasıl olur da ortaya çıkmaya muvaffak olamaz? Bu, Eşref Bey ve sandığı vakasının önümüze çıkardığı çözülmemiş pek çok bulmacadan sadece biri, hem tarihin aynı anda sürekli ve geçici tabiatını hem de kendisinin cıva gibi kaygan ve ele geçmez karakterini anlatan bir göstergedir.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.