Gönderi

Bataklıkları, çıkmaz sokakları, dağılmış haneleri, yaldızlı binaları, farfaralı kafeleri, dükkândan bozma kumarhaneleri, gizli kerhaneleri, kalabalık kıraathaneleri, işkencehaneleri, hücre evleri, sokak eylemleri, gizli cinayetleri, iç içe geçmiş sefaleti ve zenginliği. Sonunda şehir bu demek miydi? Var olan ama tüm bunlar yokmuş gibi yapılan... Sanki bir çatıdan diğerine uzanan elektrik kabloları sarkmamış, lağımlar taşmamış, ayakkabılarının topuğunun asfalttaki çukurlara takılıp kırılmamış; sanki açlık incecik bir toz gibi kapı aralıklarından içeri sızmış, elektrikler ve sular kesilmemiş, ortalığı sinekler basmamış; sanki fırınlar, bakkallar, pastaneler kapanmamış, evler kamburlaşmamış, ölüler ortalığa saçılmış, sanki herkes yabancı benliklerden, içine sığmadığı kimliklerden taşmamış; sanki ne varsa çürümemiş ve kıyamet kopmamış gibi yaparak ve hayattan korktuğunu saklayarak yaşadığın yer.
Sayfa 117 - Everest Yayınları 1.BasımKitabı okudu
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.