Demek kendinden çok şey kattın, öyle mi? Bu kadar kibirli olduğunu bilmezdim Basil. Şu kaba saba güçlü yüzüne, kömür karası saçlarına bakıyorum da; fildişi ve gül yaprağından yaratılmışa benzeyen bu Adonis'le aranda en küçük bir benzerlik göremiyorum. O bir Narkissos, sevgili Basil, sense ... Entelektüel bir havan olduğunu kabul ederim ama güzellik, hele ki gerçek güzellik, entelektüelliğin başladığı yerde biter. Akıl, başlı başına bir abartı biçimidir ve bir yüzde var olan uyumu bozar. İnsan oturup bir şeyi düşünmeyegörsün, bir anda safi burun, safi alın falan kesilir; korkunç görünür. Mürekkep yalamış, mesleğinde başarılı olmuş adamlara bir baksana; ne kadar da çirkinler! Kilise mensuplarını bunun dışında tutuyorum elbette. Zaten kilisede pek fazla düşünmezler. Bir piskopos, seksen yaşına geldiğinde de, on sekiz yaşındayken ondan söylenmesi istenenleri söylemeye devam eder, bu yüzden de, doğal olarak her zaman son derece güzel görünür. Şu, tablosu beni büyüleyen, adını asla söylemediğin, gizemli genç arkadaşın hiç düşünmüyordur bence. Bundan neredeyse eminim. Kışın seyredecek çiçeğimiz olmadığında gözümüzü gönlümüzü açan, yazınsa zihnimizi serinletip ferahlatacak bir şeyler istediğimizde işimize yarayacak beyinsiz, güzelim bir yaratıktan ibaret. Hiç böbürlenme Basil; sen ona zerre kadar benzemiyorsun.