google.com.tr/amp/s/www.insap... Köprüyü isteyen ama bir o kadar da sahiplenmeyen bir halk! Recep Yazıcıoğlu’nun etkileyici hayat hikayesinden esinlenilerek yazılan eserde, bölge halkının hem zalim hem mazlum oluşu, çift taraflı yapılan hatalı eylemler, siyah beyazdan ziyade griliklerle bezenmiş ama bir o kadar da kan kırmızısı fona sahip bir bölge ve tarihi anlatılmakta. İsmet Paşa’nın heykeliyle dertleşen Vali’nin içsel sorgulaması, dönemin şartlarına göre yapılanları objektif biçimde yargılaması, yöre halkının gerek dış güçlerin gerek terör örgütlerinin provakasyonlarının etkisinde kalması, devletin güvenlik önlemleri alırken sertlik düzeyini ayarlamasında yaşadığı sorunlar, yerel ve merkezi yönetimin birbirini anlayamadan kopuk hareket edişi, iktidarların bencilliği, çalışan bürokratların sürgünlere uğraması, idealizmin cezalandırılması, halkın devlete olan inançsızlığı, tarihin tozlu sayfalarına gömülmüş yeniliklere kapalı bir dünya... “Ulaşamadığın yer senin değildir!” diyen Vali, basit bir köprü değil can damarı inşa etme derdinde. Bir ananın çocuğunu doğururken hastaneye yetişemediği için ölmesi, bir köyün devletin askeri gücü zamanında yetişemeyeceği bilindiği için taranması vs. kul hakkını her şeyin üstünde tutan bir dine mensup olan tüm dindar yöneticilerin önceliği olması gerekirken neden en kolay harcanan şey insan canı olmaktadır? Anasız kalan öksüzün babası devlet baba olması gerekmez mi? Baba sırtını dönerse kime güvenir çocuk? Devletin gücü, eli, hukuku her yere uzanmalıdır Vali’ye göre. Herkese rağmen devlet güçlüdür, öyle kalmalıdır! Sadece para değil inançsızlık da etkili olmuş söz konusu köprünün yapılamamış olmasında yıllar yılı. Bölge halkından önemli bir isim olan müteahhit Hüdai başta olmak üzere yerel halkın bu köprünün tamamlanırsa yapacakları eylem olan “Kolumu keserim, bacağımı keserim, sakalımı keserim...” gibi sözler söylemeleri sanki bu köprünün onlar için değil de onlara rağmen başarılmasını istediklerini gösteriyor. Düşündürücü... Bölge halkının yevmiye olarak başka illerde çalıştıklarının iki katı para alacak olmalarına rağmen bölgelerindeki inşaatta çalışmayı reddetmeleri kafa karıştırıcı! Neden?! Ayrıca bölgeye devletin yapacağı işler için çalışacak şirket vs. bulunurken hak edilen ödenekten mislice fazla para isteyen bölge insanının devleti sömürme arzusuna da işaret edilmekte. Öte yandan yapılacak olan her işin mükemmel olmadıkça devlet tarafından kabul edilmemesinin en hayati ihtiyaçların giderilmesine engel olduğu, bu durumun yerel idareler ile merkezi idarenin uyuşmayan tavrından kaynaklandığının altını çiziyor Kulin. Buzlar erimeden tabirinin de hikayesi şöyle: milliyet.com.tr/yazarlar/banu-s... Ayşe Kulin’in söylediği üzere “Tüm köprüler, hep sevgiye, hep dostluğa uzansın.”

KöprüAyşe Kulin · Remzi Kitabevi · 20017,5bin okunma

··

45 görüntüleme

Ferah

@FERAH ·

16 Ekim 2019 21:59

Bu köprü ile ilgili çok spekülasyonlar üretildi. Ayşe Kulin ' in mühendis oğluna ihale verildi de o da minnet duygusu sonucu rahmetli valiyi anlatan bu kitabı kaleme aldı diye. Ne kadar doğrudur bilemem. Emeğinize sağlık olsun.

Özlem

@okuyucu_ ·

16 Ekim 2019 22:04

Böyle bir durumun varlığından haberim yoktu. Doğru veya yanlış bir haber olsa da böyle bir köprü olayının - özellikle sembolik değeri açısından- önemli olduğunu düşünüyorum. Kurgu gayet güzel inşa edilmiş ve insanı etkileyen bir tarzı var Kulin’in. Mühendis karakterinde oğlunun izleri var mıdır? Kimbilir. Valinin gerçek hayatta ölümü de çok trajik ve bu insanı üzüyor. Okunması ve üstüne düşünülmesi gereken eserlerden. Teşekkür ederim yorumunuz için de bu arada🙏🏻

bibliothekathome

@bibliothekathome ·

17 Ekim 2019 00:49

Şimdiye kadar dikkatimi çekmemişti kitap, diziyi hatırlıyorum(izlemedim) ancak kitaptan uyarlandığı hakkında fikrim yoktu, paylaşım ve değerli yorumlar için teşekkürler!Linkten gördüğüm bilgiler aydınlatıcı oldu:)

Özlem

@okuyucu_ ·

17 Ekim 2019 08:15

Rica ederim, faydalı olabilmişsem dikkatinizi kitaba çekme konusunda sevindim:)

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Özlem