Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
Anlam ve Yaşayış Yolunda
Kur'an ve Çağımız. Yeryüzünü Dolaşan Nur Anlam ve Yaşayış Yolunda İnsanlığın doğuşu ve yaşayışı bir denge terazisi üstünde tamamlanması için doğru bir yolda olması zaruridir. Aksisi doğasının dışında birbirini yok eden, zalimler olabilirler. Bu gerçekle insan başıboş değildir. İnsan ile Yüce Yaratıcımız Allah ile idrak etme halinde bir yol üzerindedir. Bu yolun temsilcileri olan peygamberler, kendi cağlarında bir kimlik oluşturma doğası ortaya çıkmıştır. Son olarak Hz. Muhammed sav ile bu yolun son şekli ortaya çıkmıştır. Müslüman kimliğin, ilk ve en önemli dayanağı Kur’an-ı Kerim olmuştur. Azîz ve Celîl olan Allah, yeryüzüne Rahmet ve Merhamet nimetlerini Kur’anı anlayan ve yaşayanları vesile yapmıştır. Bu hakikat, değişmemiş ve varlığını korumuştur. Hassas bir denge üzerinde yaratılan insan, anlam verme ve hayata geçirme dinamiği halindedir. Beyin, düşünce ve sinyal verme işleviyle her an aktiftir. Allah'ın en büyük lütfu ise beyin fonksiyonlarını yönete bilmekte gizlidir. Bu noktada Kur'an'ın dinamikliği beyne giden mesajları anlama, sonrasında hareketlere geçirme hali olmuştur. İman; anlam ile kalp arasında filizlenen ahlaktır. Allah'ın Nur'u (Kur'an-ı Kerim) yeryüzünü dolaşmaktadır. Aliya'nın hayatının her anında Kur'an’dan ibret alması, onun hassasiyetle zikrettiği bir konu olmuştur. Şöyle: “Her yeni okuma Kur'an'da yeni bir şeyi keşfeder. Tabiî ki Kur'an aynı kalmıştır, fakat değişen bir şey vardır: Siz, sizin şahsi şartlarınız veya yaşadığınız dünya değişmiştir. İşte bu değişimler sizin daha önce fark etmediğiniz katmanları Kur'an'da keşfetmenize imkan sağlar ve daha evvel üstlerinden fark etmeksizin geçtiğimiz bazı ayetler şimdi ruhumuzda başka türlü yankı bulmaktadır.” Dil Ve Birikim Çerçevesinde Çağdaş İslam Alimleri, hem fikirle “Yeniden Kur'an'a Dönüş" ihtiyacıyla fikir ve eylem birlikteliğiyle hareket etmeye başlanmıştır. Keza, 17 ve 18 yüzyıllarda başlayan sömürgecilik 19 ve 20 yüzyılda verdiği zararlar çok büyük olmuştur. Üçüncü dünya ve Müslümanlara nefes aldırmayan 300 yıllık süreç büyük tehlikeler getirmişti. Sosyolog Mustafa Aydın, pozitivizmin iddiasının aksine dini şöyle anlatır: insanın kendini tanıma ve konumlandırma yoludur, der. Keza, pozitivizm gibi bir ideoloji ile dini karşılaştırmak pek dengeli olmayacaktır. İdeoloji içkin olguları soyut yönlerine rağmen tek boyutlu sosyal bir gerçeklikle sınırlı kalmıştır. Kanıt olarak diğer ideolojik akımlardan bahsede biliriz. İdeoloji bir kimliği temsil etmesi hem sınırlarını belirlemiş hemde ona karşılık bir ideolojinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Dil, insanın nöroloji işlevlerinin bir süreci demekle, kök-paradigmalar ile anlam üreten yapıdır. İnsan ile yasayan dil, tarihin var olmuş olgularını, yerine göre oluşan, gelişen bu durumun kuşaktan kuşağa aktarılan beşeri bir mekanizmadır. Dinler de insanın inanç dünyasında ki işlevini yaşama ve hayata aktarma zaruriyeti ile kendisine has bir dil kullanmak ister. İslam, etkili olma durumu dile hakim olmasındandır. Mustafa Aydın, kitabın girişinde Kur'an çevresinde bir İslâm dili oluşmuştu. Kelimeler, sözcükler anlamlarının ötesinde bir anlam dünyasına sahipti. İslam’ın dili yalnızca bilişsel iletişim sağlayan bir dil değil, sufilerin ifadesiyle bir “hal dili"dir ve kendisini duruşta, hayat tarzında gösterir, İslâm’ı sonradan kabul eden pek çok Müslüman’ı çeken şeyin de bu sembolik dilin olduğu söylenebilinir. “Gerçekten de göklerde ve yerde inananlar için işaretler vardır.” Hali akılcıl hesaplara dayanmayan bir alandır. Söyle ki, “Biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun.” Hakikati İslam dilinin sembolik yönüne dem vurmaktadır. Mustafa Aydın, yazısını İslam Dilinin başlıca sorunları ve Kur'anî çizginin öneminden bahsederek tamamlar. İslâmi birikimle, entelektüel bir çevre oluşması mümkün mü? Sorusunun cevabını arayarak başlar, Müslüman Wıllıam C. Chıttıck. Chıttıck, “İslâmi birikim" ile kastı Kur'an ve Hz. Peygamber tarafından kurulan ve uygulanan Müslüman nesillerce ayrıntılı biçimde yorumlanan Tanrı, dünya ve insan telakkileridir. Entelektüel teriminden kasıt “Akli" terimi tercih etmekte. Nesiller arası akli sorumluluğu yerine getiren ve ulaştıran/nakledilegelen (naklî) mirastır. İslam’ın mirasını dil ve hal taklidi, tarzı benimsenerek korunmuş/aktarılmıştır. Teorik yeterli değil, yaşayış olmalı fikrini savunur, Chıttıck. İslâmî Alternatif Roger Garaudy, aklın tam kullanılması hakkında savunduğu fikri; “Bilginin İslâmileşmesi"dir. Kur'an'ın bilimsel problemlere hazır cevapların toplandığı ansiklopediye dönüştürmek kastından çok onu hayatın amacı ve manasının açıklandığı bir “rehber"dir. Başka bir dikkat çekici nokta ise; ilahi sosyal adalet kanunudur. İnsan, Allah'ın yeryüzündeki halifesi sıfatı gereği; adanmışlığıyla düşünce ve çabasıyla “Allah’ın İradesi”ni yaşatmasıdır. Ekonomik, siyasi ve kültürel imkanları Allah'ın iradesi çizgisinde yaşatmak, çağımızın gelişim modeli kıvamına getirmek elzemdir. “Kur'an ve Çağımız” kitabı, Mustafa Aydın, Wıllıam C. Chıttıck, Abdullah Yıldız ve Roger Garaudy'in yazılarıyla, İslâm'ın teorikten pratiğe, cağımızın ihtiyacına dönük potansiyeli üzerinde bir soruşturma mahiyetini kazanmıştır, bu kitap. İslâm ile çağımız bir diyalog halinde konular ele alması; onu, farklı kılan bir okuma halini göstermektedir. Mustafa Aydın, Wıllıam C. Chıttıck, Abdullah Yıldız ve Roger Garaudy, Kur'an ve Çağımız, Pınar Yayınları, Ağustos 2010. Yunus Özdemir.
Kur'an ve Çağımız
Kur'an ve ÇağımızAbdullah Yıldız · Pınar Yayıncılık · 201010 okunma
··
315 görüntüleme
꧁ İzzeddin el Kassam ꧂ okurunun profil resmi
Kur'an güncellenmez. Her yeni çağda gizli sırları inkişaf eder. Her okuyuş farkli bir lezzet sunar. Ve iletinizde kurandan verdiğiniz misaller de akla bir işarettir. Bu doyurucu güzel inceleme için tesekkur ederim. Yüreğinize sağlık. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.