Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
"Kadınlar da kendilerini en güzel, erkeklerse en güçlü sanıyor. Masallar çocuklar için yazılır halbuki. Burada büyükler yalanlara kanmaya dünden razı." Masallar çocuklara anlatılırmış ya ezberleri bozuyor Gamze Hanım. Bırakın Külkedisini, Sindirella'yı, gerçekle ilgisi olmayacak Kırmızı Başlıklı Kız'ı... Karakterleri de gerçek hayattan bu kitaptaki karakterlerin. Halit Hoca, Marangoz Selahattin Usta, Hafize Ana, Memet Amca, Muallim Bey, bıçkın delikanlı Ömer, Rüstem Amca, işgüzar çırağı Namık, dillere destan güzeller güzeli Lamia, Acar Osman, Ali Rıza Amca... Hepsi bizden, içimizden... Sahte güçleri yok Örümcek Adam gibi, Avengers vb gibi. Gargamel gibi kötülük düşünmüyorlar sabah akşam. Geçmişteki yüreği güzel insanların yaşadıkları yerleri nasıl güzel yaptıklarından bahsediyor. Tüm sevgileri gerçek. Yüreklerinde taşıyorlar. Dünya bozmamış onları. Dünyadalar ama dünyada değiller. Biliyorlar dünyanın fani olduğunu. Kötülük geçmiyor içlerinden. Rüyalarında bile geçmiyor. Yalan dünyada doğru yaşamaya çalışıyorlar. Bir yeri güzel yapan oranın güzel insanlarıdır. Kıymet verilir ne mutlu, verilmez ise bataklığın ortasına düşmek de bir tercihtir. Hep bu sahte masallar ile beslendiğimiz için mi oldu bu kötülükler? Çocuklar oyun oynamaya hasret ruhsuz apartman binalarında yaşarken hayat o masumlara en büyük oynuyordu. Bunu anlatmış Gamze Hanım. Sahte huzur evlerinden, sahte huzurlardan bahsetmiş bir de. Eskiden evlerde  huzur varmış. Şimdi evde huzur kalmayınca huzur evlerine, evde ana kalmayınca anaokulları açılır olmuş şimdilerde.  "Çocuklar nine kim dede kim tanımadan büyüyorlar. Sevgi de olmuyor merhamet de. Yürekler nasır tutmuş."     Beyinlerin, yüreklerin betonlaştığı bir yerde nasıl filiz verecek fidanlar? Taşı delen suyun kuvveti değil sürekliliğiymiş. Sert kayaları bile delecek bu filizler. Bekleyip göreceğiz. " Beklemek umuttur diye kimse  beklemekten vazgeçmiyor." " Her zaman bir yol vardır arayana..." Gamze Hanım'ın dediği gibi beklemekten vazgeçmeyeceğiz. Yumuşacık, naif bir filiz bile sert kayaları delip gökyüzüne doğru özgürce çıkarken umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Arayana her zaman bir yol var. O kapının yolunu belki kaç defa alındırmak, çalmak gerek. O filizleri bozanlara inat onlara su vermek, yetiştirmek gerek. Nefretin panzehiri sevgidir. Belki de sevgi dalga dalga yayılacak iyileştirme gücü. Yine insanlar birbirlerini sevecek, aynı apartmanda oturanlar artık birbirine selam verecek... Sabah akşam beton görmekten bıkanlar, gökdelenlerden gökyüzünü bile göremeyenler bir gün yine yeşillikleri, güneşi görecek. Bu da önce içimizdeki kelebeğe önce ona güzel, yeni bir dünya inşa etmek ile mümkün olacak. Tersi olursa kelebek yine bir gün yaşayacak, yine ölecek. Kimsenin en azından içimizdeki kelebeği öldürmeye hakkı yok. O kelebek en güzel yüreğimizde yaşayacak. Dünya müsait olursa kanatlanıp uçacak.   Şimdilerde kitapta bahsedildiği gibi "Nasılsın?" lar mecburi, "İyiyimler" ezbere. Kimse içimizdeki insanın nasıl olduğunu gerçekten merak etmiyor. Dünyanın belki de en samimiyetsiz sorusu "Nasılsın?" Hiç kimse cevabını merak etmiyor sizi gerçekten kalbinize kazıyanlar dışında. Aşk, kalbe kazılan künyedir. Sevdiklerinizi kalbinize kazıdıktan sonra kim ayırabilir sizi gerçek anlamda sizi bozguna uğratsalar bile. "Kimi horoz şekerini bekliyor, kimi yarini, kimi saatin geçmesini, kimi sayılı günün bitmesini." O bekleyenleri bekleymeyelim artık. Sadece Matematik, Fizik, Kimya derslerini yüklerken çocuklara merhameti, vicdanı, adaleti, sevmeyi, kul hakkının en kötü olduğunu da yüklesinler zihinlere. En başta kalplere. O güzel masum,tertemiz minik yüreklere. Sadece dünya kirlenmedi. Çocukları da kirletiyor insanlar pis fikirleriyle. Kendi temiz değil ki toplum temiz kalsın. Başıboş, manasız dolaşan sadece çocuk yok ki yetişkinler başıboş, gayesiz kalabalık. Hop işe, hop eve... Ruhsuz, manasız, sahte yüzler, sahte gülücükler...Çocuklar samimi olduklarından samimiyet ister...   Bütün bu ahlaki erozyona maruz kalmış çocuklarımızı, filizlerimizi bu gittikçe kötüleşen dünyaya bırakıyoruz. Bizim yapmamız gereken dünyaya zaten temiz bırakılmış minik kalpleri, zihinleri kirletmemek, temiz kalmasına yardımcı olmak... Bataklıktaki güller onlar... Bari onlar gül koksun, üzerine kelebekler konsun...    Çocuk kitabı olsa da her sayfası yetişkinlere bir haykırış, manifesto. Okurunuz bol olması dileğiyle Arines Yayıncılık'tan çıkan "İçimizdeki Kelebekle" kitabını özellikle tavsiye ediyorum. Güllerin derdini yine gül insanlar anlayacak. Kelebeğin bir günlük ömrü olsa da o bir günü doya doya yaşayacak, yaşatacak. Dünya hayatı da zaten bir gün değil mi? Kelebeğin ömrü kadar... Biz masallardaki yalanlara kanmayacak, gerçeğe dokunacak, yüreklere dokunacak gençler yetiştireceğiz, yetiştirmeliyiz. Bu güller çevreye güzel kokular yayacak. Dikenler gül ile gül kokarmış. Dikenler bile gül kokacak. Kitabın ilk sayfalarındaki güzellikler neden yine olmasın?    Bugün problem olan yetişkinler, dün bizim ihmal ettiğimiz çocuklardı. Yarın problem olacak yetişkinler bugün ihmal edeceğimiz çocuklar olacak.  Tüm okurlara keyifli okumalar dilerim. Okuyalım,okutalım! İlgililer bilgilensin, bilgililer ilgilensin...
İçimdeki Kelebekle
İçimdeki KelebekleGamze Koç · Arines Yayıncılık · 20193 okunma
·
74 görüntüleme
L Büşra A. okurunun profil resmi
Öncellikle emeğinize sağlık, birkaç paragrafı aynı yazmışsınız galiba veya bilerek öyle yazdınız dikkatimi çekti de... Tekrar incelemenizi okuyabilir misiniz? :)
Metin Özdemir okurunun profil resmi
Çok teşekkürler Büşra Hanım. Bu kitabı çok önce okumuştum. Burada ekli değildi. Sağolun kitap istek bölümünden eklediler. Yorumunu da okuduktan sonra yazıp telefonuma kaydetmiştim. Kopyalarken iki defa kopyalamışım bazı yerleri. Düzelttim şimdi. Çok sağolun. Kitabı da herkese tavsiye ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.