Gönderi

520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
İlk okuduğum Jack London eseri olmakla beraber neler hissettiğimi ve özellikle neler hissetmem gerektiği konusunda yarışır derecede karışık bir durumda olduğumu itiraf etmeliyim. Kesin olan ise Martin Eden karakterini (yazardan noktalar barındıran tüm yanlarıyla beraber) hem çok sevdim hem de yansıttığı gerçekler ile hoşnut kalmadım, bu hoşnut kalmamanın nedenini ise dilim döndükçe anlatmam gerektiğini düşünüyorum. Başta belirtmem gerekiyor ben pek klasik okuma 'liste' leri takip eden veya en 'çok' okunan, en 'çok' dillerde dolaşan eserlerde hep bir keyifsizlik yaşıyorum çünkü acı bir gerçek çağımızın popüler kültüre tapması ve özellikle bu kültürü gerçek bir 'kültür' müş gibi lanse ederek koskoca edebiyat tarihine mal etmesi tamamen saçmalık. Tıpkı Kürk Mantolu Madonna'nın koskoca Türk edebiyatında çıkan tek iyi esermiş gibi şartlarla dayatılması... Çok sevsemde Sabahattin Ali 'yi (Kuyucaklı Yusuf ve özellikle Sırça Köşk öyküleri ile) sırf bu yüzden eserle içsel bir bağlantı kurarken zorlanıyor bulunuyorum... Öyle ki evet söz konusu eserde dil çok iyi, yalın, sade olmakla beraber ince ve içten, konu, olay örgüsü ufak kopma anlarına gelse bile incelen yerden sıkı düğümler ile sayfaları nasıl çevirdiğinizi şaşırtacak kadar eşsiz. Ama asla mükemmellik hedeflenerek okuyucu kitlenin 'işte edebiyat işte roman budur' yorumunu hiç bir kitabın hak etmemesiyle beraber bu romanda hak etmiyor. Şahsıma münhasır kendi fikrimdir, eseri beğenmiş olmakla beraber söz meclisten dışarı okuyucu kültürün yersiz safsatasına eleştirimdir tıpkı Martin Eden'ın burjuvazim karşısında ki algıya ve o algı içinde ki mücadelesine karşı tutumu gibi...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202393,2bin okunma
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.