Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

32) Alfred Jules Ayer
Birinin anlamsızca konuştuğunu bilmenizin bir yolu olsa, ne güzel olurdu değil mi? Bir daha asla kandırılmanıza gerek kalmazdı. Duyduğunuz veya okuduğunuz her şeyi, anlamlı ya da anlamsız ve zaman harcamaya değmeyen ifadeler olarak ayırabilirdiniz. A.J. Ayer (1910-89) bunun bir yolunu bulduğunu düşünüyordu. Bu yöntem Doğrulama İlkesiydi. Henüz yirmi dört yaşındayken felsefe tarihinin çoğunun saçmalıkla dolu ve neredeyse tamamının anlamsız olduğunu ilan eden bir kitap yazdı. 1936 yılında yayımlanan bu kitabın adı Dil, Doğruluk ve Mantık’tı. Bu kitap, bilimi insanın en büyük başarısı olarak yücelten mantıksal pozitivizm akımının bir parçasıydı. “Metafizik” kavramı Kant, Schopenhauer ve Hegel’in inandığı şekliyle duyularımızın ötesinde yatan herhangi bir gerçekliği araştırmayı tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür. Ayer içinse, metafizik kirli bir sözcüktür. Karşı olduğu bir şeydir. Ayer yalnızca mantık ve duyular yoluyla bilinebileceklerle ilgileniyordu. Ama metafizik sık sık ikisinin de çok ötesine geçmiş, bilimsel ya da kavramsal olarak soruşturulamayacak gerçeklikleri betimlemiştir. Ayer’e göre bu, onun yararsız ve terk edilmesi gereken bir şey olduğu anlamına geliyordu. Ayer’in anlamsız cümleleri anlamlı olanlardan ayırma yöntemi şuydu: Herhangi bir cümleyi alın ve şu iki soruyu sorun: 1) Tanımı gereği doğru mu? 2) Empirik olarak doğrulanabilir mi? Eğer ikisinin de cevabı yoksa, cümle anlamsızdır. Felsefeyi, nasıl yaşamalı sorusunu cevaplamalarına yardım etmesi amacıyla kullanan kişiler için Ayer’in felsefesi hiç kullanışlı sayılmazdı. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan bir akım olan varoluşçuluk ise bu konuda umut vaat ediyordu.
Sayfa 278Kitabı okudu
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.