Ah! Ahmet Cemil zengin olaydı, evet zengin olaydı. Onun da Erenköy’de bir köşkü, köşkte süslü bir kütüphanesi, kütüphanenin önünde güzel bir bahçesi olsaydı; Lamartine’i, Musset’yi orada okuyaydı fakat on altı sahifesini kırk kuruşa tercüme etmek için değil, yalnız kendi zevki, kendi saadeti için...