Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Gorki kitaba, fabrikada çalışan işçileri etkileyici bir betimlemeyle durumlarını anlatarak başlıyor. Sonrasında da roman boyunca, alt tabaka insanların samimi diyalogları ile bizi karşı karşıya bırakıyor. Yazar, kitabı 1906 yılında kaleme almış ve hemen ardından da gördüğü ilgi ile beraber birçok dile çevrilmiş. Kitabın temelini, 1 Mayıs 1902 gösterilerinde tutuklanan gençlerin yargılanma süreci oluşturuyor. Bununla birlikte 1905 Devrimi'nden önce Rusya'daki atmosfer anlatılmak istenmiş diyebiliriz. Rusya'da 2. Aleksandr, 1861'de serfliği ilga ederek kendisine Halaskar(kurtarıcı) Çar unvanı kazandırmış olsa da ilgadan beklenilen sonuç alinamamis; aksine otokrat kesimin Çar'a olan desteği azalmış, özgürlüğünü kazanıp şehre göç eden insanlar şehirde yeni bir kitle oluşturmuş, köylünün üzerinde yeni vergilerle beraber vergi yükü artmıştır. Bunun sonucunda kırsal birçok yerde irili ufaklı isyanlar yaşanmıştır. 19. yy'in sonuna doğru sanayiisi hızla gelişse de bunun ekonomik yansıması adil olmamıştır. Çünkü Rusya'da henüz işçi hakları diye bir şey söz konusu değildir, aksine sadece işverenin hakları vardır. 1905'te Uzakdoğu'da Japonya ile savasilmis ve ağır bir yenilgi alınmıştır. Bu savaşla Rusya, son on yıldır Asya'da kazandığı her şeyi kaybetmiştir. Çar'in da halk nezdinde itibari zedelenmistir. Ama asıl kırılma noktası, haklarını aramak için birtakım girişimlerden sonra, saraya yürümek isteyen halkın üstüne asker tarafından ateş açılarak çokça insanın ölümü ile sonuçlanan Ocak 1905'teki Kanlı Pazar olayıdır. Artık Rus halkı nezdinde 'Baba' Çar imgesi yıkılmıştır. Ekim manifestosu ile birlikte yönetimden birtakım tavizler alınınca, devrimin itici gücü olan Liberaller, desteğini çekmiştir. Askerden de destek alinamayinca 1905 devrimi başarısızlıkla sonuclanmistir. Lakin Rusya, mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçmiştir ve 1917 Devriminin provası yaşanılmıştir adeta. Romanın geçtiği dönem bu şekildeydi. Romanda ise kocasından sürekli dayak yiyen, hayatı boyunca adeta çok dar bir çember içinde yaşamaya mahkum olmuş sıradan alt tabakadan bir Rus kadınının evine konuk oluyoruz. Bu kadının ismi Pelageya Vlasova'dır. Yani 'Ana'dır. Baba ölünce oğul Pavel, bir süre babası gibi içkiye yönelse de kısa süre sonra okuduğu kitaplar ile değişime uğruyor. Eve arkadaşları geliyor, onlarla birlikte kitaplar okuyor, tartışmalar yapıyor. Oğlunun bu değişimini ise Ana, çok yakından takip ediyor. Başlarda korku ile takip etse de her geçen gün oğlunun davasını daha yakından tanımaya ve bu davada kendisini bulup, onu sahiplenmeye başlıyor. En çok da oğlunun ve arkadaşlarının Tanrıya karşı inancsizliklari onu üzüyor ve bir yerde onlarla olan bu konudaki sohbet üzerine çok üzülüp ama aynı zamanda çok etkilenip gece ilk defa duasını etmeden yatıyor. Sonraki bir diyalogunda ise 'Tanrıya değil, İsa'ya inanıyorum' diyerek aklıma Dostoyevski'yi getirecekti Ana. Pavel, çalıştığı fabrikada işçilerin haklarını aramada lider konumuna yükselmiştir. Lakin kendilerine karşı ilk yaptırımda, az önce Pavel'i destekleyen birtakım insanlar hemen onu suçlamaya da başlamışlardır. Sonraki devam eden süreçte 1 Mayıs gösterilerinde Pavel bayrağı taşımış ve polisle çıkan arbedede arkadaşları ile birlikte tutuklanmistir. Oğlu hapisteyken Ana, oğlunun bir arkadaşının yanına taşınmış ve bir davaya sıkı sıkı sarılmış, kitaplar okuyan, güzel konuşan, gerçeğin peşinde, ezilen halkın yanında olduğunu söyleyen bu gençlere hem çok ısınıyor hem de onların bu enerjisi ile kendini bildi bileli içinde bulunduğu korku duvarını, sinmisliği, amaçsız, kendini bilmeden sürdürdüğu yaşamının prangalarindan kurtuluyor. Sadece Ana değil, romanda yavaş yavaş tüm halkın uyanmaya başladığını görüyoruz. Çünkü adaletsizlikler, zorbaliklar, ekonomik çöküntü her yerde kol gezmeye başlıyor. Kitabın başlarında "bu inancsiz gençler başımıza iş açacak" veya "bunlar anarşist, uzak durun" gibi noktadaki birçok insanın Pavel etrafında birleşmeye başladığını görüyoruz. Yer yer romandaki birtakım karakterlerin halkı aşağıladigi yani, halktan bir halt olmaz mahiyetindeki durum tespitleri, ümitsizlikleri de azalarak halkın sadece cahil olduğunu ama aydinlatildiginda herkesten fazla hakkına sahip çıkacağı işaret ediliyor. Gorki, kitapta sosyalist devrimci gençleri değil, bu gençlerden birinin annesinin geçirdiği dönüşümü merkeze alarak başarılı bir iş yapmış ve kitabın etkileyiciligini artırmıştır. Ayrıca romandaki diyalogların gerçekçiligi de gayet iyiydi. Kitapta tek şerh konulacak nokta, yer yer çok propaganda yapmaya kaçıldığı için sosyalizm yönünde pespembe bir tablo oluşturulmasiydi. Ancak bu durum da romanın artıları içinde göz ardı edilecek düzeydeydi. İyi okumalar.
Ana
AnaMaksim Gorki · Evrensel Basım Yayın · 201628,5bin okunma
··
218 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.