çok değerli bir kitap.
bilginin niteliği, insanın bilgi ile olan imtihanı ve soru sorma yöntemiyle işlenen derin bir felsefi birikim kitabıdır çünkü bu eser.
Sokrates anlatısı içerisinde işlenen insanın bilgiye açlığı ve filozofun toplumsal rolünü geri planda öyle güzel işliyor ki nitelikli bilgi (felsefenin temeli) için kendinizi oldukça aç hissettiriyor.
biraz farklı bir şekilde anlatmak istiyorum bu kitabı. henüz ortaokul çağlarında yüzeysel olarak antik yunan dönemi felsefe ve düşünürleri ilk araştırmaya başladığımda okuduklarım karşısında aklımda hep antik tiyatro alanı içerisinde gerçekleştirilen açık oturum tarzı felsefi tartışma platformları belirmişti. bu tartışmalar mutlaka böyle ortamlarda yürütülmesi gerekiyordu çünkü. insanoğlunun geleceğine şekil veren bu felsefi akımlar evde bir kaç kişiyle ortaya çıkarılabilecek şeyler değil aksine belli bir tabanı olan birikimlerden doğan şeyler olmalıydı. işte bu kitabı okurken hayal ettiğim platformu gördüm diyebilirim. bir seyirci gibi antik tiyatronun orta tribününde bir yerde oturmuş, tiyatronun çeşitli yerlerinden gelen soruları ve ona verilen cevapları ve girilen diyalogları dinliyor gibi hissettim.
kitap bana hitap eden nadir eserlerden. bu yüzden şahsımca çok ama çok beğendim.