Neva Nehrinde mehtaba çıkarkenİsmini öğrenemediğiniz genç bir adamla ,kör ninesinin eteğine iğnelenmiş korunaklı bir hayatı yaşayan Nastenka adlı genç bir kızın Sn Petersburg’ da Neva Nehri üzerinde bir köprüde ,dört gece bir gündüz den oluşan ,birbirlerine hikaye tadında hayatlarını anlatarak başlayıp hayallerini paylaşıp duygu itirafları ile devam eden sonunda da hayal kırıklıkları ile karışık hayal ve gerçek hayatın sorgulandığı kısa bir öykü kitabı..
Öykünün ortalarında Nastenka kahramanımıza diyor ki; biz kadınlar iyi ruhlu olmadığını sezdiğimiz adamları severiz lakin kötü olsalar da onları sevmekten vazgeçemeyiz bu üzücü potansiyeli yüksek adamları..Doğru tesbit..
Hayalci kahramanımız ise kitabın 85 li sayfalarında diyor ki; niçin gerçekten hissettiğimiz duygularımızı söylemekten çekiniriz ,insanların alay geçmeleri ve küçümsemelerinden korkarız ve olduğumuzdan daha sert görünmeye çalışırız..Bu da bir çoğumuzun yaşadığı bir eziklik ama hiç vazgeçilmeyen top 10 da yerini muhafaza eden bir insan davranışı..
Sanırım bu duyguyu hayatları boyunca hissetmemiş kim olabilir diye düşünüyorum Diktatörler ve Firavunlar asla bu ezikliği hissetmezler.Acaba Hitler’in Kavgam kitabının gençler arasında en çok rağbet gören kitap olmasının sebeplerinden birinin altında bu psikolojik etken yatıyor olabilir mi..Sanırım insanoğlu gizemli görünene ve ulaşılmaz olana daha fazla meylediyor..
Nastenka’nın kahramanımıza yaptığına baksanıza ,aşkını itiraf etti genç adamımız kız da mektuba cevap gelmeyince yeni bir aşka yelken açayım kör ninemin eteğine iğnelenmiş bir şekilde çürüyüp gideceğim yoksa diye düşünürken kendine Puşkin kitaplarını veren adamı görüp kahramanımızın tuttuğu eli bırakıp kaça kaça adama sarılıp sonra tekrar dönüp isimsiz kahramanımıza bir öpücük kondurup yeniden kaça kaça adamın kollarına gitmesi kahramanınız için tam bir hayal kırıklığı..
Hayat böyle biladerler, çok seven kaybediyo hep..
Kitabı ilgi çekici hale getiren daha çok isminin Beyaz Geceler olması..Dostoyevski gençlik günlerinde bu öyküsünü kaleme aldığında bilebilir miydi acaba Gezenti ruhluların euroları biriktirerek 4 Beyaz Gece yaşamak için Sn Petersburg yolunu tutacaklarını..
Dostoyevski kendisini kürek cezasına çarptıran ve ölüsü dirisinden daha değerli ve turizm açısından Rusya ekonomisine katkısı önemli bu öyküyü ülkesine helal kılmış mıdır acaba..Zamana göre suçlu iken suçsuz,sıradan,fakir iken edebiyat dehası payesine çıkartılabiliyor insan..Zaman gerçek bir sihirbaz..
Haziran boyunca Sn Petersburg’da başlayıp devam eden güneşin batmaması ve gece saatlerinde de ortalığın gündüz gibi aydınlık ve ılık olması biz dışardan duyan gören insanlar için ilgi çekici iken orada yaşayan insanların gece karanlık ortamda uyumak gibi bir ihtiyaçlarına cevap bulabilmek için ışık geçirmeyen koyu perdeler kullanmak zorunda kalmaları hoş bir durum olmasa gerek..Bir de bu yaz ın kış dönümü var bir ay boyunca hep gece, soğuk ve hiç güneş doğmuyor..Tabii kimse o zaman gitmiyor Sn Petersburg’a..
Yalnız insanlarda oluşmuş bir önyargı var bu Beyaz Geceler olayı tüm kuzey ülkelerinde yaşanan bir durum, Finlandiya da da ,Helsinki de de yaşanıyor mesela..Çarlık Rusyasında bataklıklar kurutularak yapılmış Avrupanın en büyük dördüncü şehri olması özel ve ayrıcalıklı kılıyor gibi görünse de Dostoyevski’ye borçlu Sn Petersburg Haziran boyunca Beyaz Geceleri yaşamak için gelen insanların bıraktıkları paracıkları...
Keyifli bir okuma idi tavsiye ediyorum sevgili 1 k okurlarına..