3-4yaşlarında öksüz ve yetim kalmış bir çocuk...
Teyzesinin konağında her sınıftan bolca kadın
arasında büyümüş.Evin büyük hanımları,küçük
hanımları,halayıkları,dadıları,hizmetçileri...
Hepsiyle de arası çok iyiydi sanırım. Belki de
daha çocuktur diye Hüseyin Rahmi'yi
önemsemiyorlar,yanında her türlü sırlarını açık
ediyorlardı.
Hüseyin Rahmi bütün bu kadınların giyimlerini, süslenmelerini, kitap okumalarını, müzik aleti çalmalarını, dua okumalarını, dedikodu etmelerini, kendi aralarındaki iletişimlerini ve erkekler hakkındaki düşüncelerini izliyordu.
İleride yazacağı eserler için malzeme biriktiriyordu.
Yoksa kadınları nasıl böyle iyi anlatabilecekti?
Onun eserlerinde birçok kesimden erkekler de
var.Ama bana göre kadını anlatma becerisi
daha yüksek.Konaklarda,yalılarda,yoksul evlerinde kendilerine bir dünya kurmuş,
sürekli konuşup duran kadınları...
SOKAĞI EDEBİYATIMIZA TAŞIYAN YAZAR:
Hak edilmiş bir ünvan.Hüseyin Rahmi,
Namık Kemal'in başlattığı Ahmet Mithat
Efendi'nin başarıyla devam ettirdiği "Halk için
sanat"ekolüne bağlıdır.Bundan başka da hiçbir
gruba bağlı değildir.O yıllarda(19.yy sonu-20yy
başı)edebiyat dünyasında var olmak biraz da
belli bir çevreye dahil olmakla mümkündü.
Halka ulaşmak için eserlerinin yüksek tirajlı
gazete ve dergilerde basılması önemliydi.
Edebiyat grupları da belli dergiler ve gazeteler
etrafında şekillenirdi.Hüseyin Rahmi, çağdaşlarının oluşturduğu gruplara girmemiş
yoluna bir "bağımsız"olarak devam etmiş.
Sadece Ahmet Mithat Efendi'yi örnek almış
ve ondan da destek görmüştür.
Zaten çağdaşlarına göre farklıdır yazar. Ona gelene kadar henüz 40-50 senelik bir roman ve öykü serüvenimiz vardır.Bu eserler de çoğunlukla üst kesimden kişiler konu edinilmiş, alt kesimden kişilere ise şöyle bir dokunulup geçilmiştir.
Hüseyin Rahmi de ise herkes vardır:
İstanbul tek başına bir insan gibi bütün semtleriyle, çamurlarıyla, ürkütücü
mezarlıklarıyla, yangınlarıyla, koynunda
uyuttuğu dilencileriyle, satıcılarıyla sokak
sokak gözlerimizin önüne seriliyor...Hem de
o zamana göre görülmemiş bir gerçeklikle.
Sanatçının bütün çabası halk.Çağdaşlarına da
kızıyor "Siz edebiyat elit kesimin tekelinde
olsun "diyorsunuz diye.
#55424271
Hurafeler,din sömürüsü,kadının kapalı kapılar
ardındaki yaşamı,ahlaklı görünüp ahlaksız
olan aileler,yobazlık,kültürüne yabancılaşma
en çok işlediği konulardandır.
Yazar,seksen yaşında ölmüş,Osmanlı'nın son
dönemlerini ve cumhuriyetin ilk yıllarını
yaşamış.Yaşadıgı dönem Batı etkisinin hızla
nüfuz ettiği ve çarpık uygulandığı yıllar...
Savaşlar,kıtlıklar hiç bitmiyor. Zor yıllar...
Hüseyin Rahmi bu yılları mizah unsurlarıyla
çok güzel anlatabilmiş.Okurken insanların
cahilliğine hem üzülüyor hem de tebessüm ediyorsunuz.
O, belki günümüzde yaşasaydı bu kadar dikkat
çekmezdi.Ama bir asırdan önce yazdığı
eserleri bir döneme gerçekçi şekilde tanıklık ettiği için çok mühim.Bunu nükteli bir şekilde başarması da bana göre takdir edilesi.
Eserlerini okuyanlar fark etmiştir ki kurgu
bozuklukları vardır:Tesadüfler,kaderin cilveleri
olayın akışını kesip ahlak dersi vermeler...
Bence bunları göz ardı edin.Kendinizi Hüseyin
Rahmi'nin küçük insalarıyla dolu eski İstanbul'una salın.
Hüseyin Rahminin eserleri bazen tek tek ,
bazen ikisi üçü bir arada türlü türlü yayınevinden çıkmış.Malesef bazılarının dili
sadeleştirilmiş.Ben diline müdahale edilmiş eserleri, kitabın ruhunu bozacağı endişesi ile sevmiyorum.
Benim okuduğum eserde de müdahale vardı.
Nimetşinas, Hakka Sığındık ve Meyhanede Kadınlar isimli üç eserini tek ciltte toplamıştı bu basım.
Nimetşinas:
"Namus"kavramını irdeleyen bir eser. Bir insanın gerçekten dürüst ise her şartta bundan vazgeçmemesi gerektiğini vurguluyor. Erkeklerin çalıştığı, bazen de mirasyedi olup evini geçindirdiği bir dış dünya...Kadınların efendisinden hizmetçisine kendilerinin kurduğu bir iç dünya...Konuyu sevmedim, yazarın öykünün bitiminde bize açıklamalar yapmasını da.Keşke alacağımız dersi biz kendimiz düşünseydik. Ama insanları kafalarında dönen kırk tilki ile anlatışını çok sevdim...
Hakka Sığındık:
Hikayesi fazla acıklı fakat dönemine göre orijinal.Bir adam insanların dini anlayışlarını, hurafelerini sömürüyor ama bu sefer iyi bir niyetle...Yazarın insanların işine gelince ve dara düşünce nasıl inanır olduklarını anlatması eğlenceliydi.Kimisi de dinin görünen yüzüne öyle dalmıştı ki gerçek dünyayı unutmuş tu. Mesela her türlü borcunu dua yoluyla ödemeye çalışan Hacı Hurşit.
Eğer ilk defa Hüseyin Rahmi okuyacaksınız
bence bu eserlerle başlamayın.Gülyabani,
Şıpsevdi,Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
gibi bana göre daha sağlam ve eğlendirici
kitaplarıyla başlamanızı tavsiye ederim.