“Yumuşak kanarya otlarının, küçük dikenli çalıların arasından geçerek evin ön yüzündeki kanatlı pencereleri yokladım, sımsıkı
kapalıydılar içeriden daha güçlü bir karanlığın soluğu duyuluyordu. Böyle bir sessizliğin ortasında bağırmak ya da pencereye taş atmak çok çirkin bir şeydi.
Ama ayışığında sessizce, yalnız başına gizliden gizliye beklemek daha da çirkindi..”