Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
İlk üç perde, drama fazlasıyla yer veren konuşmalarla doluydu. Bir insanın kıskançlığı, toplum baskısından, kendisiyle dalga geçilmesinden korkması nelere mâl oluyor bir kez daha gösterdi bana. Kadınların sorunlarının geçen onlarca yıl boyunca hiç değişmediğini gördüm. O zaman da iftiraya uğrayan, bu yüzden her şeyini kaybeden kadınlar mevcut şimdi de. Hermione’nin acısını onunla paylaştım, sanki yanımdaki yamacımdaki bir kadın gibiydi o. Tek derdi çocuklarına bırakacağı namus mirası olan bir anneydi. Zorbalığın nelere sebep olduğunu gördüm, kendi saplantılı fikirlerinden başka hiçbir şeyi duyup görmeyen insanların nelere yol açtığını… Ama bir de Paulina vardı, o dönemde kralın karşısında bile doğru bildiğini savunan, sözünü esirgemeyen bir kadın. Zaman zaman bastırılmaya çalışılsa da doğru bildiği yolda yürüdü hep. Kitapta hayran olduğum karakterlerden biri oldu. Dördüncü perde ve sonrasında ise daha masalsı bir havaya büründü hikaye. Okurken Pamuk Prenses’i hatırladım çokça :) Orada da Florizel en sevdiğim karakter oldu. Aşkı için çobana dönüşebilen bir prensti o… Kitaptaki soyluluk zaman zaman canımı sıktı ve iyi ki o dönemin İngilteresinde falan yaşamamışım diye düşündüm. Bir yanda soyluluğun kasıntı ve sıkıcı dünyası, bir yanda birilerinin karşısında el pençe divan durmak zorunda oluş… İkisi de bana göre değildi. Üstelik soyluluk öyle hemen kazanabileceğiniz bir şey de değil, “soyluluk ancak üç kuşak sonra kabul edilebilirdi.” Kitabın sonuna gelince, böyle bir hikayenin daha farklı bir sonu olabilirdi diye düşünüyorum. Shakespeare, konuyu Robert Greene’in Pandosto adlı yapıtından almış ve çevirmenin kitabın başındaki yazısından okuduğum kadarıyla Pandosto çok daha iyi bir sona sahipmiş. Keşke Shakespeare Pandosto’nun sonuna sadık kalsaymış. Zaten fazlasıyla alışıldık olan bir hikayeyi böyle bitirmenin bir anlamı yoktu diye düşünüyorum. Sonuç olarak tiyatro okumayı sevenlere tavsiye edilebileceğim bir kitap, o dönemin İngilteresi hakkında da birsürü şey öğreniyorsunuz. (batıl inançlar, sosyal yapı..) Ayrıca İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan Özdemir Nutku çevirisini de güvenle satın alıp okuyabilirsiniz. Ama sonunda yaşayabileceğiniz hayal kırıklığı için kendinizi hazırlamalısınız. Şunu da belirtmeliyim ki, kitabın başında çevirmen tarafından kaleme alınmış Oyun Üzerine bölümünü kitaba başlamadan önce okursanız kitapta yer alacak bütün olayları önceden biliyor olursunuz. Gerçi Shakespeare bu, konudan değil, konuyu kaleme alıştan zevk alınacak bir oyun; ama yine de o kısmı sona saklarsanız hikayeyi daha çok sever, daha heyecanlı okursunuz diye düşünüyorum :) Ee hepimizin masallara ihtiyacı var :) daha fazlası için: biposetkitap.blogspot.com.tr/2015/12/kis-mas...
Kış Masalı
Kış MasalıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20212,184 okunma
··
81 görüntüleme
Bi Poşet Kitap okurunun profil resmi
İstedigim yorum geldi :) bu kısmını okuyucunun hayalgücüne bırakmıştım :D
Nihrir okurunun profil resmi
Kitaptaki soyluluk zaman zaman canımı sıktı ve iyi ki o dönemin İngilteresinde falan yaşamamışım diye düşündüm. Bir yanda soyluluğun kasıntı ve sıkıcı dünyası, bir yanda birilerinin karşısında el pençe divan durmak zorunda oluş… İkisi de bana göre değildi. Üstelik soyluluk öyle hemen kazanabileceğiniz bir şey de değil, “soyluluk ancak üç kuşak sonra kabul edilebilirdi.” Bugün daha mı faklı? İnsanlar el pençe divan durmuyor mu? Taklalar atmıyor mu? İşyerinde ki amirden korkmuyor mu? Giydiği markaya göre değer vermiyor mu? Unvanlara saygı duymuyor mu? Ön yargısız yanındaki oturana kafasını çevirip 'merhaba' diyebiliyor mu? Evden çıkarken maskesini takıp çıkmıyor mu? :)
Nihrir okurunun profil resmi
Bende beklediğim cevabı aldım.:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.