Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

321 syf.
9/10 puan verdi
Batılılaşma, genelde az gelişmiş ülkelerin Avrupa’daki toplumsal ve siyasi yapıya, kültüre uyum sağlamaya çalışarak, Avrupa toplumlarına benzer bir toplum oluşturmak için Batı’yı hedef almaktır. Gelişmişlik statüsüne Batı’nın toplum yapısını özümseyerek ulaşılabileceği inanılması akımıdır. Modernleşme, en yalın tanımıyla modernliğe doğru yaşanan süreci niteler. Wilbert E. Moore, modernleşmeyi “geleneksel ya da geri kalmış ülkelerin, ileri teknoloji düzeyine erişmiş ulusal birimlerin ekonomik ve diğer yapısal özelliklerini edinme doğrultusunda geçirdikleri çağdaş dönüşümler” olarak tanımlamaktadır. Bizim yenilikler kovalamamız çağdaş dünyaya uyum sağlayabilmemiz endüstrileşme ile, yönetsel, toplumsal ve siyasal unsurların yenilenmesiyle sağlanabilecekken;  “batı özentiliği” gibi kendi geleneğine uyum sağlayamayacak, kendisiyle özdeşleştiremeyecek Avrupa yaşam biçimini bir anda topluma dikte etmek bocalamamıza sebep olmuştur. Dolayısıyla Osmanlı modernleşmesi, bir modernleşme değil batılılaşmadır. Geniş bir sorgulama ve zihniyet devrimi gerekirken, belli sektörlerin Avrupai olmasına dair ısrarcı bir baskı olmuştur. Batı’daki uygarlık anlayışı daha fazla teknoloji, daha fazla endüstrileşme, siyasal ve toplumsal yenilikler iken, bizim Avrupai yaşam biçimine özenerek özümüzü bir kenara atıp ilmi gelişmeleri de es geçip “yaşam tarzımızı” değiştirerek çağdaş olacağımızı düşünmemiz kendimize güldürmekten başka bir şey değildir. Attila İlhan: “Batılı bir ülke için ilerlemek,  gerçekte endüstrileşmek demek, batılılaşmak diye ayrıca bir sorunu yok! Bizim ikisini birleştirişimiz, daha doğrusu, endüstrileşmenin anlamını iki yüzyıl kavrayamayıp da işin sadece uygarlık yönüne bakışımız neden?”Diyerek tam da bu yaramıza parmak basar.  Gelişmek isteyen ve kendini çağdaş uygarlık çizgisine taşımak isteyen toplumun hedefi  Modernleşme olmalıdır. Atatürk’ün de tam olarak yapmak istediği şey buydu, Türk evrimini çağdaş bir yönde geliştirmek. Bu yüzden yeniliklerin kapısını toprak, kalkınma, endüstrileşme ile açmıştır. Çünkü Türk varlığını kaybetmeden, modernleşme ile sentezleyerek, kendi kendine yetebilen ve çağdaş ölçülerde bulunan bir toplum yaratmak inancındaydı. Osmanlı'da batılılaşmayı, modernleşmek için en uygun araç olan gören devlet adamları; batının aynen naklini isteyerek zaten araları uzak olan halk ve yönetim arasına bir hendek daha açmış, batıya verilen kapitülasyonlar ve onlara ihtiyaç duyduğumuz görüntüsüyle kendi otorite devamlılığını ve imparatorluk karizmasını sallamıştır. Bunlar gösteriyor ki, Osmanlı Batıyı doğru bir biçimde kavramada ciddi sıkıntılar yaşamıştır. Bu yüzden Osmanlı’daki reform ve yenilik çalışmalarına modernleşme nitelemesi doğru bir yaklaşım olmaz. Bu çalışmalar Batıcılık temeliyle yapılmıştır. Cumhuriyet’te ise Mustafa Kemal’in tam anlamıyla doğru algıladığı Modernleşme’nin devamı getirilememiştir. "Atatürk devrimciliğini ve devrimini, toplumsal ve gerekirci bir gelişme zincirinin sıçrama noktası diye almayı, açıklamayı ve savunmayı bilemedik."    Batılılaşma,  Batı’ya asimile olmak, özünü yitimek pahasına batı buyruğuna girmektir. Modernleşme ise, toplumun ufkunu genişleterek, kendi kültür mirasını bir yana ayırmadan çağdaş uygarlık seviyesine kendini taşımaktır. ** Buraya kadar olan kısımda, okulda yaptığım bir ödevden kesitleri paylaşmak istedim. Attila İlhan kitabında size bastıra bastıra soracak: ulaşmak istediğiniz ülkelerin, özendiğiniz, kendi memleketinize burun kıvırıp salyalar akıtarak hayallerini kurduğunuz Batı ülkeleri var ya... Hangi Batı? Sömürgeciliği felsefe edinen mi, bencilliğinden utanmayan mı, son üç yüz yıldır bütün savaşları çıkaran ve kendi toplumunu da kıyıma sürükleyen ve hep demokrasi ve ileri toplumun arkasına sığınan batı mı? Hangi Batı?
Hangi Batı
Hangi BatıAttila İlhan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2012571 okunma
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.