Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

127 syf.
9/10 puan verdi
Kurban oyununda kadınların bin yıllık sessiz çığlığı üzerine.
27 Kasım 2019 Çarşamba 18:11 "Toplumun kadına hazırladığı yazgı genel olarak evliliktir. Kadınların çoğu evlidir, evlenip ayrılmış ya da dul kalmıştır. Evlenmeye hazırlanmakta ya da evlenmediği için dertlenmektedir." Evlilik Çağı, Simone de Beauvoir Merhaba! Güngör Dilmen'in Kurban oyunu ve bazı meseleler hakkında konuşmak için tekrar buradayım. Bu okuduğum 5. Kitabı, bu kez Anadolu Kadını diyeceğiz. Güngör Dilmen'e göre "bütün mitoslarda dram vardır. Tarih olayları için de aynı şey söylenebilir. Önemli tarih olayları dramatiktir. Tarih bir yorum bilim... Sözün kısası psikoloji" Bu oyunun dramı Anadolu kadınının bin yıl süren sessiz çığlığı karşısında Zehra'nın psikolojik durumudur. Zehra üzerine kuma getirilecek olan ilk eştir, iki çocuk sahibi ve çocuk doğurmaktan başka ev içinde ne anlama geldiğini sorgulayan bu sorgulamayı da kocasına hissettiren bir Anadolu kadınıdır. Kurban meselesi ise; yeni gelen bir gelinin eve adımını atmadan önce kesilen koçu temsil ediyor. Kesilen bu koç yeni gelen gelinle birlikte eve huzur ve bereket getireceğine olan bir inancın kurbanı olarak rol oynar. Bakınız Afyon yöresinde bu gelenek mevcut kütüphane kaynağında Evlenme biçimleri ile ilgili bir yazıda geçiyor. Okumak isteyenler için. afyon.ktb.gov.tr Erkeğini bir başka kadınla paylaşmak zorunda bırakılan Zehra, tüm toplumun da onayladığı bu durumu aklı, duyguları ve doğal iç güdüsü ile kabul etmemektedir. Zehra imam nikahlı eştir. Ve üzerine kuma olarak gelen Gülsüm'ün ise resmi nikahı var, resmi nikah kıydıran Gülsüm'ün abisi bunu kadının hakkı için değil de olası bir boşanma durumunu maddiyata çevirebilir diye bu ülkede hak, hukuk var artık resmi nikah isteriz söyleminde bulunur. Gülsüm oyunda hiç konuşmaz sadece kuma görevi görüyor abisi kaça, kime satarsa ona varmak zorunda bırakılan bir çocuk gelindir. Oyunun ikinci bölümü Zehra'nın düşü ile geçer. Geleneksel Anadolu kadını olan Zehra'nın nasıl yenik düşeceğini görür düşünde, bir kenara itilmişliği, eskimişliğin yüzüne vurulacağını hisseder ve uyandığında bu durumu kabullenmeyen, toplumun; töre, gelenek, yasa, düzen ... ne varsa hepsini yok sayan boyun eğmeyen bir yapıya bürünerek güçlü bir izlenim bırakacaktır. Kuma Gülsüm; evli, çocuklu ve yaşı orta denebilecek Zehra'nın tersi bir görüntü çizer. Gülsüm genç, taze ve bakiredir. Yazar Gülsüm için soyut ifadeler kullanır: Gözleri menekşe Lepiska saçları Beli zambak demeti. Damat Mahmut'tan Değirmenli araziyi kapmak için abi Mirza, Gülsüm'ün onbeşinde genç bir kız oluşunu ve bakireliğini kullanarak Mahmut'un arzularına canlı tutmaya çalışır ki Mahmut kadın bedenine sahip olabilmek adına gözü köreltip tüm istekleri yerine getirir. Yazar bu sahnede kadın bedeni üzerinden süren bu ahlaksız pazarlığın altını çizmektedir. Halbuki Gülsüm'ün bedenini dışarıda bırakıp onun kim olduğuna bakarsak Gülsüm'ü ara satırlarda şöyle gizler yazar: "ağasının buyruğundan, kocasının buyruğuna geçecek bir toy, bir ürkek kızcağızdır. Gülsüm sevme ve sevilme kaderini abisine bırakmış bir Anadolu kızıdır. Evli orta halli bir adama para karşılığı ikinci eş olarak sunulan bir Anadolu kızını temsil eder. Üçüncü ve son bölümde gelini almaya gitmeden evvel, Mahmut Zehra'ya "döndüğümüzde bizi karşılamak istemezsen anahtarı kapının altına koy odanda kal" öğüdünü verip çekilir. Zehra'nın kızı Zeynep oyunda sessiz olan ikinci karakterdir. Murat ise toplum gelenekleri kulağına fısıldanan bir çocuktur. Babasının Hz. İbrahim ve koç hikayesini anlatmasına rağmen Tanrılar bizden niye armağan istesin? Diye sorabilen ve gökten inen Koç'un nasıl geldiğini sorgulayan bir erkek çocuktur. Koçu çok seven çocuklar düğün gününün sabahı kurban olarak kesilmesini istemedikleri koçu annelerinin de desteği ile " Azad" ederler. Düğün alayı yaklaşırken Zehra evin tüm kapı ve pencerelerini kapatır. Masum çocuklarının içeceğine afyon katarak gelinin gelmesini bekler bu arada çocuklarının da kendisi gibi bir kadere sahip olmamaları gerektiği yönünde su isyanını duyarız. "Erkeklik öyle aşağılandı ki Karacaören'de, öyle örneksiz kaldı ki Zeynebim kadın olmamalı. Muradım, Kurbanlık koça acıyan Muradım erkek olmamalı. Gelişmemiş iki yıldız gibi kalmalı onlar Tanrının mavi bağrında." Bu satırlardan Zehra'nın ne yapacağını öğrenmiş oluyoruz. Zehra topluma karşı gelecek, ona zamanla alışırsın, erkeğini hepten kaybetmek yerine katlanman gerekir diye nasihat veren tüm köy kadınlarına karşı gelecektir. Rüyasında kurguladığı öğüt veren kadının da dediği gibi: "Bugün bir şeyler olacak öyleyse. Bin, bin yıldır Anadolu kadınının sustuğu çığlık belki senin yüreğinden fışkırır." Bin yıllık sessiz çığlığı bir fırtına ile harekete geçirecek, Anadolu kadının yazgısına boyun eğmek yerine, bir kadının eve gelişi üzerine kesilecek olan koçu azad edip kendini ve çocuklarını kurban olacak sunacak erkek egemenliğine, tolumun kokuşmuş yapısına, din altında sömürülen kadın bedenine tepki olarak kendi trajedisini yaratarak kurban edecek, önce çocuklarını, sonra kendisini... Anadolu kadınının bin yıllık sessiz çığlığını göklere ulaştıracak olan bir kurban töreni ile sonlandıracak Zehra.... Oyunun inceleme kısmı sona erdi biraz dini nikah, kumalık üzerine konuşalım. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olan ve hain bir bombalı paketle öldürülen alanında kadınların öncülüğünü yapan Cumhuriyet kadını Bahriye Üçok'un imam nikahı hakkında dediklerine bakalım: "İslam hukukuna göre evlenme, yakın kan hısımlığı bulunmayan iki ayrı cins arasında ve iki erkek ya da bir erkek iki kadın tanık önünde yapılan bir akittir ve hiçbir dini yanı yoktur." "İslâm'da nikah sırasında bir imamın bulundurulması, dua okuması, nikahı imamın aktetmesi gibi bir yöntem de mevcut değildir." (Atatürk'ün İzinde Bir Arpa Boyu kitabı sayfa 258) Sonradan çoğalan bu geleneğe Onur Ünlü'de yönetmenliğini yaptığı "İtirazım Var" filminde değiniyor: İmam rolünde olan Serdar Keskin kızının ona seni ev arkadaşımla tanıştıracam demesi üzerine tamam yarın getir tanışalım der ertesi gün kızı yanında bir erkekle gelir İmam tepki gösterecekken kız "ama baba bız imam nikahı kıydık bile der" bu söz üzerine baba şunları söyleyecektir. " -İmam nikahıymış.. İmam nikahını ne sanıyorsunuz siz İmam nikahının hiçbir hükmü yoktur İmam nikahı size nefsinize uyma hakkı vermez İmam nikahıymış. So... İmam nikahınıza" Bir süre geçer İmam ilk kez rakı içer sarhoşken kızının kapısına dayanır ve bu konu ile ilgili son olarak şunu der: Evliliğin şartı basit İcap-kabul Benimle evlenir misin? Diye sorasın Evet der bitti. İmam nikahıymış falanmış fasa fiso... Çok guzel bir filmdir izleyin youtu.be/4uKqi1m22TU Neslin korunması gibi İslam'ın üstün tuttuğu değerler sebebiyle bir kadının birden çok erkekle aynı zamanda evlenemesine izin verilmemiştir. Ama yüce bir varlık olan Erkek için dört bir sınırdır Nisa suresi 3. Ayet ve Peygamber'e isnat edilen dörtten fazla hanımı olanlar dörtten fazlasını boşamasını emrettiğine dair rivayetler (Beyhakî, VII, 184 İbn Mace, Nikah) sebebiyle çok eşliliğin dört kadınla sınırlandırılması kabul görmüştür. İslam hukukuna göre evliliklerin yasal olduğu ülkelerde mesela Suriye'de aile defterinin ilk sayfasında koca yer alır sonraki sayfalarda 1.Karısı, 2.Karısı, 3.Karısı, 4.Karısı sayfaları ve ondan sonra onbeş yirmi çocuğu sıralayacak kadar boş sayfalar yer alır. Bu ayrıntıları oyunda ana temamız olan "Kumalık" üzerine değindik diye veriyorum. Siz hiç 28 yaşında torun sahibi olan bir kadın gördünüz mü? Kendisi 14 yaşında çocuk doğuran ve doğurduğu kız çocuğunun da 14 yaşında çocuk doğurması ile torun sahibi olan bir kadın. Bu coğrafyada sessiz çığlığa mahkum olan kadınlar yanlarında erkek varken çok nadir konuşur. Dini bir gelenek adı altında ergenlik dönemi başlangıcından itibaren evlendirilen kız çocuklarının Gülsüm'lerin sesini pek duymayız. Güngör Dilmen Gülsüm'ü bu yüzden konuşturmaz çünkü ona söz hakkı hiçbir zaman tanınmamıştır. Reşit olmadığından cinsel ilişkinin tecavüz sayılacağı için vereceği polis ifadesinde hep kendi rizamla birlikte oldum dedirtilen kişidir Gülsüm. Çünkü biliyor ki namus belası peşini bırakmayacak önce eşinin ailesi ilk ters hareketinde onu kurban edecek, o olmazsa bile ailesinin yanına döndüğü vakit namus davası diye iade edilecektir. Çünkü bedeli alınmıştır bu çocuk kadınların, ya da reşit kadınların, bedeli bir avuç para, birkaç eşya, birkaç arazi. Genç, taze ve bakire olarak nitelendirilen kadının kişiliği, duygu ve düşünceleri önemli değildir. Hepsi erkek evinde öğrenilir yeter ki o kadın bakire olsun geri kalan her şey örtülür. Sapkın zihniyeti öğretile gelen bir gelenek olarak sanan anneler de kabullenip hayatlarını bu bağlamda devam ettirmektedir. Kızlarının bir çeyiz parçası olarak sunulmasını kendi annelerinden öğrenmişlerdir. Onlarda torunlarına öğretisinler diye kızlarına öğreteceklerdir. Zorda kalan kadınların çaresizliğini kullanıp imam nikahı ile eşlerinin üstüne kuma alan erkekler, kadın bedenini istismar eden "vatandaşlarımız" Türk anayasasını unuttu, İşimize geldiği vakit dinin nimetlerini kullanır, işimize geldiği vakit zorda kalan kadına adaletle yaklaşma duygusu ile onu sahipleniriz. Kadın bedeninin istismarının din, dil, ırk ayrımı yok... Kadınların prangaları söküp atmaları için kendilerinden başka kimseye ihtiyaçları yok en temel sorundan en büyük soruna kadar kendileri bilir sorunlarını ve kendileri bilmeli nasıl dindirmek zorunda oldukları o bin yıllık sessiz çığlıklarını.
Kurban
KurbanGüngör Dilmen · Bilgi Yayınevi · 196792 okunma
··
196 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Faljeska okurunun profil resmi
İncelemeniz çok güzel ve içten olmuş ve bunu babama bir türlü kabul ettirememiştim ama sonra açıp okuyunca kabul etti."yüce bir varlık olan Erkek için dört bir sınırdır Nisa suresi 103. Ayet"
Adem okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) kabul etmesi iyi olmuş babanın :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.