....Cengiz ve Kubilay gibi Moğol önderleriniyse evliyalaştırmaya başladılar. Cengiz Han'ı çağdaş dünyanın habercisi, tavrını ve siyasetini de bir demokrasi simgesi gibi gösterdiler. Bunun nedeni, önemli kararlarda soylulara danıştığı ve kadın haklarını savunduğu iddiasıydı. Moğol döneminde Asya'nın çoğunluğunda hüküm süren barış ortamını belirten Moğol Barışı (Pax Mongolica) tanımına vurgu yaparak, Moğol istilasının karanlık ve gaddar yönlerini görmezden gelme eğilimine girdiler. Maalesef Moğol İmparatorluğu'nun bu çarpıtılmış görüntüsü giderek daha çok popüler destek buluyor. Ben, Kubilay ve hükmü konusunda dengeli bir yaklaşım sunmaya çalışmış olsam da, herhalde Kubilay'ın neden olduğu yıkıma daha çok dikkat etmeliydim. Güney Çin, Kore, Güneydoğu Asya, Japonya, Orta Asya ve Mançurya üzerine yaptığı seferlerde yüz binlerce, belki milyonlarca insan öldü. Birlikleri pek çok bölgede kentleri ve köyleri harap ettiler. Bu seferlerde aralıksız bir şiddet uyguladılar. Bu katliamı ve yıkımı görmezden gelmek tarihçilik açısından uygun olmadığı gibi, Kubilay'ın ve Moğolların Doğu ve Güneydoğu Asya'daki etkileri konusunda da gerçeğe uygun olmayan bir resim ortaya çıkarır. Kubilay'ın meslekleri, zanaatları, Çin sanatını, Çin tiyatrosunu geliştirmesi; yönetime ve istikrara katkısı, dini hoşgörüsü görmezden gelinmemelidir, ama bunlara dayanarak işgalleri ve yarattığı dehşet aklanamaz. Kubilay ile ilgili üstü kapalı değindiğim halde derinlemesine incelememiş olduğum bir konu da, Çin sanatını desteklemesi ve bunun sonucunda Moğol İmparatorluğu'nun diğer bölgelerine sanatın yayılmasıdır. Kültürlerarası teması incelemek ve tanımlamak için elbette elle tutulur nesneler kolaylık sağlar. Moğol döneminin Batı Asya sanatı da Çin sanatının etkisini açıkça gösterir. Kubilay, kardeşinin ve yeğenlerinin yönettiği İran'daki Moğol devleti İlhanlarla iyi geçindiği için, Çin ve Batı Asya arasında da gözle görülür bir etkileşim bulunur. Bu kitabın yayımlanmasından sonra, "When Silk Was Gold" (İpek Altınken - Cleveland Sanat ve Metropolitan müzelerinde 1997-1998 yıllarında açılan bir sergi) ve "The Legacy of Genghis Khan: Courtly Art and Culture in Western Asia, 1256-1353" (Cengiz Han'ın Mirası: Batı Asya'da Saray Sanatı ve Kültürü, 1256-1353 sergisi - Metropolitan ve Los Angeles Sanat müzelerinde 2002-2003 yıllarında açılan bir sergi) sergileri, İran'ın Çin'den aldıklarını açıkça ortaya koymuştur. İranlı çömlekçiler, uçuk yeşil Çin porselenlerini (seladon) taklit etmeye çalıştılar ve işlerine Çin tasarımlarını kattılar. Benzer biçimde, ejder, anka kuşu, Çinli sanatçıların ağaç ve bulut çizimleri gibi Çin tasarımının en temel öğeleri de o dönemdeki İran resimlerinde ve Reşidüddin'in [Hamedani-ç.] ünlü dünya tarihinde görüldü. Kubilay Han, böylesi bir sanat alışverişini himaye ettiği için de övgüyü hak ediyor. Yeni araştırmalar ve yayınlar ortaya çıktıkça, ben de daha çok çalışıp deneyim kazandıkça, Kubilay ve dönemini konu alan bu kitabın yeniden ele alınması gerekebilir. Ancak, bu değişikliklerin bu kitapta çizmiş olduğum resmi yakın gelecekte fazla değiştireceğini sanmıyor, hem akademisyenlerin hem de genel okurun bu biyografiyi yararlı bulacağını düşünüyorum. Çincenin transliterasyonunda pinyin sisteminin kullanılması, bu kitap taslakken yeni yayılıyordu. Wade-Giles sistemini pinyine çevirmek için gösterilecek çabanın masrafı, kitabın yeni baskısının fiyatını artıracaktı. Bu yüzden, okuyucunun iki sistem arasındaki dönüştürme çizelgelerine her zaman ulaşabileceği düşüncesiyle pinyine dönmedim. Bu önsözün yazımında bana yardımcı olan Saralı ve Nathan Sterinbach'a teşekkür etmek istiyorum.
New York, Nisan 2009