Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Erken dönem Tarr filmlerinin durağan öykülerinin ve sonraki filmlerin çemberselliğinin temel yapı bloğu banallık veya olayların sıradan, gündelik karakteridir. Bazı olaylar küçük değişikliklerle sonuçlansa bile hiçbiri istisnai denecek tipte, karakterlerin başlangıç durumunu tersine çevirecek nitelikte değildir. Tarr, en aşırı veya istisnai olayı bile en iyi olasılıkla karakterlerin yaşamına hiçbir etkisi olmayacak gündelik banallikte sunabilir. 'Aile Yuvası'nın radikalliği de bu sarsıcı veya olağanüstü durumları sıradan bir şekilde sunma etkisine bağlıdır. Ana örnek 'Aile Yuvası'nın ve olasılıkla Tarr'ın bütün eserlerinin en sarsıcı sahnesidir: Tecavüz sahnesi. Bu sahnenin her unsuru sarsıcı ve şaşırtıcıdır. Ağabeyiyle birlikte Irén'in kocası Laci, iki yıllık bir askerlikten eve beklenmedik bir zamanda döner. Babası onun geleceğini bilmediklerini işaret eden bir yorum yapar ama herkes dönüşüne memnundur. Bu şaşırtıcıdır fakat aile bireyleri üstünden hızla geçtikleri için izleyici de normal kabul eder. Dönüşünden kısa süre sonra aile ve Irén'i ziyaret eden kadın arkadaşı akşam yemeğine oturur. Yemekten sonra Irén ile arkadaşı Irén'in kızını uyutmaya yan odaya geçerler, ailenin geri kalanı oturma odasında iskambil oyunu oynar. Bir süre sonra Irén'in arkadaşı çıkmak istediğini söyler. Şaşırtıcıdır ki, erkek kardeşler de kalkar ve bira içmeye birahaneye gideceklerini söylerler. Bu sahnede Irén yoktur ve ailede kimse yeni dönmüş oğlanın karısıyla ve kızıyla zaman geçirmek yerine birahaneye gitmesini umursamaz. Yine durumu normal kabul ederler ve izleyici bunun olayların normal gidişatının bir parçası olduğunu kabullenmeye zorlanır. Sonraki sahne açıkça sarsıcıdır çünkü birahaneye gitmek yerine iki kardeş Irén'in arkadaşına caddede tecavüz ederler. Sonuçta bütün öykü izleyicinin artık buradaki olayları, şaşırtıcı bir alt kültürün yaşamlarının normal kabul edilmesi gereken "antropolojik" betimlenmesinin parçası olarak göremeyeceği bir noktaya gelir. Kadın direnmeye çalışır, savaşır, kaçmaya çabalar ve bunun ilginç bir etnografik sahne değil besbelli bir cinsel suç olgusu olduğu ortaya çıkar. Sonra daha da sarsıcı bir sürpriz gelir. Tecavüzden sonra üçü birlikte birahaneye gider ve barış içinde içerler. Tarr'ın süreci burada eskiden olduğuyla aynıdır. Ne olursa olsun, karakter uyum gösteriyorsa izleyici de ona uymak zorundadır. Eğer genç kadın polise gitmek yerine birahaneye gidiyor, iki tecavüzcüsünden içki kabul ediyorsa ve artık başka şiddet ortaya çıkmıyorsa, ne kadar sarsıcı görünürse görünsün izleyicinin "İşler burada genellikle böyle yürüyor," demekten başka seçeneği yoktur. Bu, bütün öyküyü, sonuçta belli bir kültürel çevrenin ruhsuz "etnografik" betimlemesi haline getiren şeydir. Film bizi tecavüzün suç olduğunu bildiğimiz, hatta genç kadın da itiraz ettiği hâlde sonuçta her şeyin gündelik yaşamın bir parçası olduğunu kabul etmeye zorlar. Özgün senaryoda öykünün sonundaki sarsıcı bükülme yoktu. İki erkek kardeş kadını birahaneye götürecek, sarhoş edecek, sonra tecavüz edeceklerdi. Bu türev daha "mantıklı" veya olayların gerçek yaşamdaki olası gerçekleşme biçimine daha yakın görünür * ama dramaturjik olarak bu çözümün iki önemli zayıflığı vardır. İlki, genç kadını önce iki erkek kardeşle içerken görseydik kardeşlerin evden kadın için çıktıklarını önceden bilirdik, işlerin kötüleşmesini beklerdik. Böylece tecavüz sarssa da bize şaşırtıcı gelmezdi. İkincisi, kadına sarhoş olduktan sonra tecavüz edilirse basit bir kurban halini alırdı, bu ise izleyiciyi geleneksel olarak sadece kardeşleri ahlaken yargılamaya yönlendirecekti. Filmde oluşan olay zinciri izleyiciyi kadına karşı da ahlaki yargılama yapmaya veya bütün yargılamaları düşürmeye götürür. Şok etkisinin bir parçası gördüğümüzün yasaya göre suç iken, onların gözünde, hatta kadının gözünde bile o kadar büyük suç olmamasından gelir. Onlar öyle yaşıyor, bu eylem ve hatta olasılıkla başka suç türleri onların yaşamının olağan parçası ve bu gerçeği hiç düşünmezler. Bu, izleyici için asıl sarsıcı olandır. Burası filmin etnografik olmaya başladığı yerdir: İzleyici bu ahlaki evrenin kendi dünyasının bir parçası olamayacağını hisseder ve dünyamızda gerçekten bu başa gelirse, daha büyük bir skandal olarak görülecektir. Şüphesiz olayların bu dizilimi ortalama bir "gündelik" tecavüz olgusunu oluşturmaz. Gündelik unsuru (eğer "normal tecavüz" diye bir şey varsa) "normalin" sınırındadır. Ama içindeki hiçbir şey tamamen olanaksız da görünmez. İzleyici bir kez olayların gidişatını "olabilir" sınırları içinde kabul edince, filmin estetik etkisi çalışmaya başlar. Kendimizi tanıdık ve öngörülebilir görünen ama tamamen öngörülemez ve sürprizlerle dolu hâle gelen bir dünyanın ortasında buluruz. İzleyici bu dünyada başa her şeyin gelebileceğine inanır. Tarr'ın büyük başarısı budur: İzleyiciyi dünyada bazı şeylerin değişebileceğine ama hiçbir gerçek sürekli değişikliği sağlayacak bir şeyin gerçekten olmayacağına inandırır. Sonuçta aldığımız gördüğümüzden ibarettir. Bu tam filmin başında tahmin ettiğimiz, arada yanlış düşündüğümüze inandırıldığımız şeydir. Gerçekte biz bu dünyayı uzaktan tanırız ve ondan iyi hiçbir şey ummayız. Ama Tarr bize sonunda sonuç zannettiğimiz gibi çıksa da bu dünyayı ayrıntılı tanımadığımızı, düşündüğümüzden ne kadar daha korkunç olabileceği hakkında fazla fikrimiz olmadığını gösterir. Bununla birlikte Tarr'ın amacı sadece bir şeylerin düşündüğümüzden daha korkunç olduğunu göstermek değildir. Beklenen sonuca bizi içinden ulaştırdığı yanılsama, bu dünyada gerçekten bir şeylerin değişebileceğini düşündüren aldatıcı yanılsamadır. Karakterler ve izleyici bu yanılsamanın tutsakları olduğu sürece içinde birkaç olumlu unsur vardır. Bu, karakterler bunu hangi çirkin yolla ifade ederlerse etsinler insanın daha iyi bir yaşam ve gerçek değerleri arzulama kapasitesidir. Bu yanılsama Tarr karakterlerinin onlara haysiyet veren en başlıca özelliğidir. * Alman feministler, büyük ödülü aldığı Mannheim Film Festival'inde gösterime girdiğinde filmi protesto ettiler, bu sahnenin kadınları aşağılayıcı olduğunu öne sürdüler. Tarr'ın tepkisi şöyle oldu: "Sonra Frankurt feminist partisinin sekiz temsilcisi geldi, bunun doğru olmadığını söyledi. Aşağılanmış bir kadın tecavüzcüsüyle içki içmeye gitmez. Elbette gider! Her gün aşağılanıyor ve gene de sonradan erkekle içmeye gidiyor. Daha da kötüsü, tüm hayatını onunla birlikte geçirebiliyor." Yayınlanmamış söyleşi
Sayfa 131 - Bölüm 5, Tarr Filmlerinde Anlatı, Anlatı Olaylarının BanalliğiKitabı okudu
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.