Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

' Savaş sonrası hemen hemen herkesin ortak endişesi Mustafa Kemal’in bir “diktatörlüğe” yönelmesidir. Başta Karabekir Paşa olmak üzere, aklı başında herkes bu kaygıyı açık veya gizli taşımaktadır. Özellikle 1923-24 yıllarında (İkinci Meclis’in oluşum sürecindeki usül ve gizli niyet) Mustafa Kemal’in ayrışarak meclisin ve kanunların değil de bizzat kendisinin istek ve talimatlarının geçerli olabilecek bir oluşuma doğru gittiği anlaşılmış olacaktır. Ne çare ki bu tehlikeli gidiş durdurulamayacak, orduyu da arkasına alarak kelimenin tam anlamıyla bir “dikta” rejimi kurulacaktır. Adı geçen süreçte İstiklâl Harbi’nde yararlılıklar göstermiş tüm paşa ve diğer yetkililer saf dışı edilerek yerlerine çoğu dalkavuklar alınacaktır. Bu önemli ve hassas süreçte Mustafa Kemal’in yanında “eskilerden” iki şahsiyet yer alacak, tüm karar ve yürütmeleri bunlarla gerçekleştirecektir. İnönü ve Fevzi Paşa. . . Her ikisi de mülayim, her ikisi de itaatkâr ve her ikisi de emre amade. Kurtuluş Savaşı’nın olmazsa olmaz diğer paşaları Mustafa Kemal için “sakıncalı” paşalardır artık. Buna açıkça neden teşebbüs etmedi peki? Etmedi çünkü halkın da nazarında Halife olsa olsa İstanbul’daki Osmanoğulları’ndan bir kimse olabilirdi. Bu sabit ve köklü düşünceye doğrudan aykırı durmak zaten baş göstermiş olan ikilik ve bozgunculuk ortamını alevlendirecek ve belki de cumhuriyeti bile kurmasına engel olunacaktı. Lozan görüşmeleri esnasında bir ecnebi gazeteciye röportaj veren İsmet İnönü’nün manidar bir ifadesi var: “Biz hilafet için savaştık. Gerekirse yine hilafet makamı için savaşır ve ölürüz!” Mustafa Kemal’in en iyi ve yakın dostu, sırdaşı İsmet İnönü hilafetin kaldırılmasından birkaç yıl önce bu beyanlarda bulunuyor. Yeni kuşak (biz bile) yeterince araştırma içine giremediği takdirde hilafetin o zaman için halk indinde yerini ve önemini kestiremez. Toplum duyarlılığının yöneliş ve derinliğini de anlayamaz. Adeta başlı başına İslam anlamına geliyordu hilafet makamı halkm nazarında. Dolayısıyla halife de gerçekten itaat edilmesi gereken ümmetin lideri. .. Bunu iyi bilen Mustafa Kemal ve diğer askeri ve siyasi liderler savaş öncesinde, savaşta ve savaştan hemen sonra (TBMM’de) kullanılmıştır. Saltanat (padişah) ve hilafet (yine padişah) için halk savaşa teşvik ediliyor yine aynı makamlar ve onların temsil ettiği İslam için yurt dışından da maddi ve manevi destek geliyordu. Zira özellikle halifelik sadece Türldye’nin değil tüm ümmetin temsilcisiydi. Dolayısıyla hiç kimsenin aklından halifeliğin kaldırılacağına dair bir düşünce geçmiyordu. Hatta halifeliği kaldıran Mustafa Kemal’in bile belki. . .!
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.