Hayatım bir kar küresi gibiydi. Bir çocuk geliyor masada duran kar küresini eline alıyor, tuşunu çevirip müziğini ve ışıklarını açıyor, kar küresini sallayıp içindeki karları yağdırıyordu. Sallandıkça kar yağıyor, müzik çalıyor, ışıklarım yanıyordu ve içeride her şey yolunda gibi görünüyordu. Sonra o çocuk kar küresinden sıkılıyor ve kar küresini masaya bırakıp gidiyordu. Önce ışıkları sönüyordu kar küresinin, sonra müziği bitiyordu ve artık sallanmadığı için kar da yağmıyordu. Ortada kalan tek görüntü ışıksız, sessiz, kaplaranlık bir kürenin içine sıkışıp kalmış figürlerden başka hiçbir şey değildi.
{Kar Küresi}