Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

93 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
“Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır.” (İsmet Özel) Deri ceketli, hayli uzun saçlı, çekik gözlü ve karizmatik bir filozof Byung-Chul Han. Kafamızdaki o eski antik çağ filozoflarına benzemiyor. İlkin lise felsefe kitaplarında görüp tanıdığımız Platon, Sokrates gibi uzun, beyaz, göğsünün bir kısmını hafif açık bırakan bir elbise giymiyor. O günlerdeki modaya göre (!) giyinmediği gibi felsefi açıdan ilgilendiği konular da aynı değil. Günümüzdeki sorunlarla, dijital sömürüyle, şeffaflığın iktidarıyla, pürüzsüzlüğün ana estetik tavır olmasıyla ilgileniyor Han. Buna rağmen Platon’a varana dek pek çok atıf da yapıyor. (Zaten demezler mi “tüm felsefe tarihi Platon’a yapılmış bir atıftır.” diye) Kore’de doğup Almanya’da eğitimini alan düşünür, pek çok açıdan sanki doğulu mistik gibi estetiği yorumluyor bana kalırsa. Öyle ki Anadolu’da doğup büyümüş bir şeyhim deseydi belki de inanabilirdim. Bir taraftan da Hegel, Derrida, Foucault gibi filozoflardan etkilenmesiyle tam bir Batılı. Kafamda hiçbir şekilde sınıflandıramadığım, özgün bir yere oturdu Han. Bazen ilk okuyuşta çarpıldığım yazarlar, filozoflar oluyor: Schopenhauer, Nietzsche, Ferdinand Celine gibi. Zihinde küçük çaplı bir atom reaktörü patlatıyorlar sanki. Aşık, müptela, bağımlı ediyorlar. Her kitabını okuma isteği uyandırabiliyorlar. Bu karşılaşma da öyle oldu diyebilirim. Han’ın kitaptaki estetik üzerine görüşlerine dönecek olursam Han, güzelin sadece pozitif duygular yaratan eserlerden, kişilerden veya ürünlerden oluşmadığını ileri sürüyor. Ona göre “pürüzsüzlük çağımızın bir alameti.” Pürüzsüzlük üstüne inşa ettiği görüşlerini de birçok örnekle gerekçelendiriyor. Telefonların pürüzsüzlüğünden tutalım da heykellerin kıvrımlarına dek “moda olan” her şeyin bunun üzerine bina edildiği fikrinde. Sadece pürüzsüzlük değil pürüzsüzlüğü çağrıştıran birçok şeyi bu kategoriye koyuyor: Sağlamlık, gençlik, yaralanmazlık vb. şeyler onun için pürüzsüzün bir ikamesi. Bir pozitiflik toplumunda yaşayıp negatif sayılabilecek olguların dışlanmasıyla güzelin değeri de kalmıyor. Han, güzelliği kırılabilirlikle, incinebilirlikle, yaralanabilirlikle nitelendiriyor. Bu sözünü ettiği kısımlarda fikirleri Schopenhauer ile de eş güdümlü gidiyor. Schopenhauer de simetrik güzelliğin, kusursuzluğun sevilebileceğini söyler. Ama asıl olarak insanların kusurlarına aşık oluruz. Bizi kendine bağlayan güzellik kusursuzluk değil kusurlardır. Ayrıca kusursuzluğun şiddetinden de büyük bir etki yapar. Eserde on dört makale bulunuyor. Her makale birbirinden güzel. Kitabın tek olumsuz yanı ise seksen yedi sayfa olup çabucak bitmesi. Öyle ki bitmemesi için çok yavaş bir tempoda okuyup -sanırım- dört günde bitirdim. Başta İsmet Özel’den yazdığım epigrafta alıntıladığım gibi “Acı duymak ruhun fiyakası.” galiba. Eser de bunun böyle olduğunu hakkıyla anlatıyor. Ayrıca, Füruğ Ferruhzad dememiş midir: “Yaralarım aşktandır.” Han da felsefi bir metinle bunu ifade ediyor aslında.
Güzeli Kurtarmak
Güzeli KurtarmakByung-Chul Han · İnsan Yayınları · 2018637 okunma
··
1.104 görüntüleme
UKALA KRALİÇE okurunun profil resmi
Ve çokta güzel anlatmışsınız. Son zamanlar da inceleme okumuyorum, inceleme yerine kitabın özetini aktaranlardan dolayı. Sizse tam ilgi uyandıracak şekilde anlamışsınız. Kaleminize sağlık. Sanırım temin edip okuyacağım.
1 önceki yanıtı göster
Barbaros okurunun profil resmi
Bu kitap Eros’un Istırabı’ndan daha zengin. Ama ikisi de okunabilir, tercih sizin :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.