Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
8/10 puan verdi
·
14 saatte okudu
Martılar ki sokak çocuğudur denizin...
Doğma büyüme deniz çocuğu olduğum için varlığını ve özelliklerini iyi bildiğim sevdiğim ve saydığım bir kuş türüdür martılar...daha dün iş yerimde denizi izlerken bir tanesi pat diye düştü önüme Jonathan gibi.Panikle yanına koştum.Bilinci açıktı ve çırpınıyordu.Ne olduğunu anlamak için parmaklarımla gagasını kitleyip kontrol etmeye başladım.İlk kez bir martıya dokunuyordum ve gerçekten tavuk döner olabilecek kıvamda iri bir martıydı.En önemli silahı perdeli ayakları ve gagasıdır.Ayrıca martılar ağızdan çiftleşen hayvanlardır.Ve ölümlerinin en büyük sebebi obur boğazlarından ve tek dertleri karınlarını doyurmak olduğundan yuttukları plastik parçalardır.Suçlu tabi ki hem martıların hem kendilerinin yaşam alanlarını kirleten biz insanoğulları!Balıkçı kuşu simit ve ekmeğe alıştıran da biz insanoğlu :) Kaptan bir arkadaşımdan açık denizdeki martıların aç kaldıklarında gemideki insanlara saldırdığını ve ilk saldırdıkları yerin ise gözler olduğunu dinlemiştim.Kamikaze dalışı yaparak saniyede gözü alıp kaçıyorlar demişti.Bunu unutmadığım için yaralı kuşa temkinli yaklaşıp 2-3 kişiden daha yardım istedim ve en nihayetinde martının bacağına sarılmış bir misina ve 3 adet çengel buldum.Başarılı bir operasyonla iplerden ve çengelden kurtardık ve özgürlüğüne saldık.Şimdi düşünüyorum da dünkü martı sıradan bir sürünün martısıydı.Tek derdi karnını doyurmak olan sıradan bir martı.Öyle ki balıkçının denize attığı oltanın ucundaki yeme bile saldırmış ve misinaya dolanmıştı.Ekmek aslanın ağzında değil yiğidim,oltanın ucunda! Fabl eserlerin (Kahramanları çoklukla hayvanlardan seçilen, sonunda ders verme amacı güden öyküler) öncüsü ve çocukluk kahramanımız Jean de La Fontaine'i hatırladım kitap boyunca.Bu fabl öykünün de tarzı ''kızım sana söylüyorum,gelinim sen anla'' modunda.Sürü psikolojisinden ayrılmak,hür ve özgür bireyler olduğumuzun farkına varmak ve bu yolda sadece düşünmek değil,eyleme geçmek.E bildiğimiz ama ne yazık ki çoğumuzun uygulamaya gagası yemeyen hikayeler bunlar.Çünkü yazarın da dediği gibi; ''Dünyada en zor şey bir kuşu (yani seni) özgür olduğuna ikna etmektir'' Sınırsız özgürlüğünüzün,öğrenme merakınızın,azim ve hırsınızın azalmaması dileklerimle.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167bin okunma
··
73 görüntüleme
Bedriye Eyirdeb okurunun profil resmi
Bazen karşılaştığımız herhangi bir şey çok sıradan olur ama bizim için milad niteliği taşır ya hani, işte benim için o şey 'Martı' oldu. Benim dikkatimi çeken vurguları özgürlük, mükemmellik vs olmadı. Son bölümünde Jonathan'ın gerçekliğinden ne denli uzaklaştığını görünce, toplum önderlerinin ve din adamlarının da gelecek nesil'e o denli yanlış ve abartılarak aktarılabileceğini üzerine uzun uzadıya düşünmüş ve derinlemesine araştırmalar yapmıştım. Sonuç olarak gördüm ki, kutsal ve sıradışı bir şey yokmuş, abartılmış bir gerçeklik varmış sadece.
Çağlayan ASLAN okurunun profil resmi
Çok doğru ve detaycı bir bakış açısı.
Neşe okurunun profil resmi
“Oysa, sürünün özgürlüğü yoktur. Ama sürünün kendi başına ödediği bir bedel de yoktur. Elle gelen düğün bayramdır. Bireysel özgürlüğünü isteyenler, sürüleşmeye karşı çıkarlar, bedelini de öderler. Birey olmanın ya da sürüden biri olmanın ayrımı budur.” Ne güzel demiş Erdal Atabek. Elinize sağlık Çağlayan.
Çağlayan ASLAN okurunun profil resmi
Ne mutlu seve seve,bile bile,isteye isteye bedel ödeyebilene.Teşekkür ederim tamamlayıcı yorumun için :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.