Bu kitabı okumak, ister istemez Sâdık Hidâyet'in derdine ortak olmak, hatta belki de tek başınıza sahip olmak demektir. İçine düşüren, buhrana sürükleyen bu kitap, neredeyse eşsiz denilebilecek bir anlatıma sahip. Bir yazar nasıl ki 400-500 sayfalık bir roman için uzun uzadıya düşünür, Sâdık Hidâyet de bu 73 sayfalık roman için en az o kadar düşünmüş. Behçet Necatigil'in muhteşem çevirisiyle beraber kitap üst düzey lezzete kavuşmuş. Kitapta bulunacak tek kusur, bazı cümlelerin habire dönüp durması, karşımıza çıkmasıdır. Onun dışında bu kitapta hiçbir kusur bulunamaz. On defa muhteşem, bin defa muhteşem bir kitap.