Bir kitap bittiğinde zihnimiz belli başlı kelimeler yada cümleler etrafında döner durur. Bu kitap için ilk kelimem bağlanmak oldu, cümle ise sanırım; bir yerlere ait olduğundan emin olmak. Kitapta bunlar bizi olumlu hâlleri ile değil de olumsuz hâlleriyle karşılıyor. Yani bağlanamamak, bir yerlere ait olamamak.
Bugün öğleden sonra bizim hayvanlardan biri doğum yaptı bu çok sık rastladığımız ve alışmış olmamız gereken bir durum ama öyle değil işte her seferinde şaşırıyoruz çünkü hayvandan yani akıldan mahrum bir canlıdan bahsediyoruz, doğum sonrası olanlar hep çok ilginç. Anne doğum sonrası kendi acısından tamamen sıyrılıyor yavrusu için tam olarak deliye dönüyor ilk iş olarak onu kurutması lazım, sürekli ara vermeden nefesi ve dili ile kurutmaya çalışıyor sonrası beslenme, ilk denemelerde başarırız olsa da kuruduktan sonra yavru ayağa kalkıyor ve gıdasına kavuşuyor bundan sonrası daha sıkı bir bağ. Sütten kesilene kadar her aşaması gerçekten insanı birçok açıdan düşündürüyor ki sütten kesmek de kolay olmuyor ayrı yerlere koyduktan sonra bile seslerini birbirlerine duyurmaya çalışıyorlar benim burada anlatmaya çalıştığım şeyi birçok hayvanda görüyoruz, kurulan derin bağlara şahit oluyoruz. Demek istediğim hayvan bile buna ihtiyaç duyuyor; anneye bağlanmaya yada başka şeylerle bağ kurmaya... İnsan olarak aslında bir şeylere bağlanamamak kolay olmaması lazım.
Kitapta bunu okumak "bağlanamamak, ait olamamak" biraz canımı sıktı hep bir gevşeklik, kopukluk, savrulma hâli. Ama sonu yok bunun ki hikayelerimizin de sonu yoktu belirsizlik içinde kaldı üç karakter de ben kitaptan ayrılırken.
Kitapta alışık olmadığım bir mustafa kutlu tarzı vardı. Yani nasıl desem belli Anadolu'dan uzaktaydık, bir dağ havası alamıyorduk yada bir kuş sesi duyamıyor bir çiçek kokusu burnumuza gelmiyordu bunların yerine ne vardı para, banka ve türünde şeyler. Okurken ah yeter böyle hayat mı geçer, kendinize gelin dememek için zor tuttum kendimi, geçmez, insan teselli arar, tutunacak dal arar, bağlanacak yer yurt arar, arar işte.
Son olarak; bunları biraz özentisiz ve acele ile yazdım, kitabı da bencil bir duygu ile okudum; kafamdakilerden bir süre uzaklaşmak için bu sebeple bir düzen yoktu ama yine de sarstı, bir şekilde düşündürdü...