Vücutla ilgili çekimlerde belden boya dek insan vücudu çerçeveye girer; düşünce ve duygular yine yer almakla birlikte,
artık davranışlar ve devinimler önem kazanır; insanın iç
dünyasının tek başına ele alınması yerine bu iç dünya ile
dış dünya arasındaki ilişki öne geçer; insanın kendi yakın
çevresi, bu çevreyle ilişkisi ağırlık kazanır. Ruhsal ağırlık
noktası olguya doğru yer değiştirmiştir; dolayısıyla ruhsal
çözümlemenin yerini daha çok, dramatik öğe almıştır, öyleyse
sinemacı, kişilerin davranışlarını, yakın çevreyle ya da
bu yakın çevre içindeki öbür kişilerle ilişkilerini, yakın çevrenin
ve insanların durumuna karşı tepkilerini, bu yakın
çevre içindeki olguyu, dramatik gelişimi yansıtacağı vakit
bel, diz, boy çekimlerini yeğler.