Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

223 syf.
10/10 puan verdi
Öyle Bir Gönül Vardır ki Onda
Vehbi Vakkasoğlu, üstadın yaratılan her varlığa ayrı ayrı şefkatini, merhametini, Risale-i nur mesleğini, çekilen çileleri, kısa anekdotlarla okuyucuyu sıkmadan anlatmış. Hem de güzel anlatmış. Her bir hatırada benim de gözyaşlarım sel oldu. Ama benim gözyaşlarım bencilceydi. Kendi günahlarıma ağlıyordum. Ve çoğu zaman da Üstadın çektiği eziyetlere dayanamadığım için ağladım. Üstadı anlamayan, anlamak istemeyenlerin hallerine acımayla ağladım. “Başkasının günahına ağlanır mı?” demeyin. İnsan Ebubekir gönüllü olunca ağlıyor işte. O ki, “Cehennemde vücudum o kadar büyüsün ki tâ ehli imana yer kalmasın.” diyor. Bediüzzaman da öyle diyor: “Ben cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur'ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin îmanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım: Çünki; vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.” Öyle bir gönüldür ki bu, kendisini zehirleyen savcıya tam beddua edecekken, savcının küçük kızını görür ve o küçük masum kızın hatırına bedduadan vazgeçer. Sarıyer’de boğazın o nefis hallerini görüp, tefekkürle mezcolmuşken, sahilde sarmaş dolaş birilerini görür ve bütün o tefekkür zevki gözyaşlarının sisleri arkasında kaybolur, ağlar ağlar. Üstad kişlerle uğraşmıyor, kötü sıfatlı insanların kendisine değil sıfatlarına karşı çıkıyor. Günahkârla değil, günahlarla uğraşıyor. Biz ise şimdi doksan dokuz güzel özelliğe sahip birini görüyoruz, bir çirkin sıfatına takılıyor ve o adamın tüm güzelliklerine arkamızı dönüyoruz. Girdiği hapishaneler onunla cennet bahçelerine dönüyor. Bir katile diyor ki “Yeter ki sen farz namazlarını kıl, senin yerine sünnetleri ben kılacağım.” Bir hastaya dua ediyor. “Bu zayıftır, bundaki hastalığı al bana ver.” Karıncaların yuvasını bozdurmuyor. Yeşil dalları kestirmiyor, kimseden bir şey almıyor. Sarhoşlar onda hayat bulup gidiyor. “O, bütün engellere, acılara, işkencelere, hapislere, sürgünlere, zehirlemelere rağmen Kur’an’a, imana, İslâm’a hizmet duygusundan hiç ayrılmamış O, en zor şartlarda bile hiç ümitsiz olmamış. ‘Yaşasın ümit, ölsün yeis!’ demiş. O, kendisine en acımasız hakareti ve dayanılmaz işkenceyi lâyık görenleri bile iman hakikatleriyle tanıştırmak ve kurtarmak telâşında olmuş. O, sevgiyle sarıp sarmalamış yaralı yürekleri. O, manevî kiri, pası, yarayı acısız ameliyatlarla tedavi etmiş. O, gönülleri çelen, ruhları çeken bir muhabbet merkezi olmuş. O, gıybetsiz bir ömür yaşamış. Başkasının aleyhine konuşmaz ve de konuşturmazmış. Kendi aleyhinde konuşanı bile korumuş. O, kainatta hiçbir şeye kıyamamış. Çay kaşığına bile kırk yıllık dostu gibi vefa göstermiş. Onun bütün davası Allah’ı kullarına sevdirmek olmuş. Sevdirmiş de. O, güle oynaya günah bataklıklarına batanlara da merhametle bakmış. O, günahına ağlayamayanların da günahına ağlamış. Çünkü Üstad demek, şefkat demek. Sevgi demek.” Utanıyorum bazen. Çocukluğumdan bu yana Risale-i Nurlar hep yanıbaşımda oldu. Eserlerin raflarımda olması bir şey değil, ben o eserlerin neresindeyim? Bilmiyorum. Hayıflanıyorum. Üstat, kırk kişilik camı kırık bir koğuşta, kışta kıyamette tek başına ölüme terkedilmişken, yaslanacak, üstüne örtecek herhangi bir şey bulamazken beni düşünüp bu eserleri ufacık kağıtlara yazmış. Kibrit kutularında binbir zorlukla dışarı çıkarmış. Yazılmalarında bunca zorluk varken, ben evimde sıcacık ortamda, padişah rahatlığındayken bile dönüp bakmıyorum kitaplara. Soracak Allah. Soracak da işte iyi bir cevabım yok maalesef.
Başkasının Günahına Ağlayan Adam
Başkasının Günahına Ağlayan AdamVehbi Vakkasoğlu · Nesil Yayınları · 2008532 okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.