Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

443 syf.
·
Puan vermedi
Doksan Üç
Victor Hugo 1874’te Doksan Üç’te Fransız İhtilâli’ne yönelik karşı-devrimci tepkilerin neredeyse iç savaş boyutuna ulaştığı bir tarihsel dönemeci ele alır. İhtilâl’in altüst ettiği hayatlara, tarihin hızlanan temposuyla birlikte değişen koşullara ilişkin unutulmaz bir anlatıdır. İlk olarak romandan genel bir bilgi vereyim. Fransa halkı genel olarak ikiye ayrılıyor. Biri mavi grup ki bunlar ihtilal karşıtı ve kralı destekliyor. Diğer bir grup ise beyaz grup. Bunlar ise ihtilal istiyor ve amaçları İngiltere’den Fransa’ya asker çıkartıp onların desteğini alarak ihtilali gerçekleştirmek. Roman ilk olarak Mavi grupla, üç çocuk annesi olan kadınının karşılaşmasıyla başlıyor. Bu annenin savaşla ilgili hiç bilgisi yok ve eşi öldürülmüş bu kadıncağız da üç çocuğu ile ormana sığınmış. Mavi grup bu kadına sahip çıkıyor. O sırada ilerde beyaz grubun başına geçecek olan Lantenac gemi yolculuğuyla karaya varıyor ve asıl roman burada başlıyor. Mavi grup bu adamın yakalanmasını istiyor ve her yere bu haberi yolluyor fakat evsiz bir adam, Lantenac’a yardım ediyor. Bu evsiz adam da bu çatışmaların sebebini ve taraflarını bilmiyor. Sadece Lantenac’ı kendisi gibi bir aciz olarak görüyor ama sonrasında pişman oluyor tabi ki. Lantenac karada ordusuyla karşılaştıktan sonra emir veriyor “Kimse esir alınmayacak.”. Mavileri destekleyen bir köye gidip herkesi vuruyorlar. Bu köyde olanlardan birileri ise başta bahsettiğim anne ve üç çocuğu. Anneyi üç yerinden ağır yaralayıp, üç çocuğu esir alıyorlar. Mavi grup bu alana geldiklerinde vahşetle karşılaşıyorlar ve o esir olan üç çocuğu bulmaya çalışıyorlar. Bu sırada da anne iyileşiyor ve canla başla çocuklarını arıyor. Bu aralıkta birçok olay gerçekleşiyor. Ama sonunda Gauvain Lantenac’ı buluyor fakat o esnada üç yetim de bulunuyor lakin yetimler o esnada çatışma sırasında çıkan bir yangının içerisinde mahsur kalıyor. Lantenac bu üç çocuğu kurtarıyor ve tutuklanıyor. Gauvain, Lantenac’ın bu hareketini çokça düşünüyor. Bir insan bu kadar insanın ölümüne sebepken neden kendi canına karşılık, öleceğini bile bile üç çocuğu yangından kurtarır diye. Fakat sonunda vicdanı ağır basıyor ve Lantenac’ı serbest bırakıyor. Bunun sonucunda Gauvain idam ediliyor ve roman burada bitiyor. Eserde farklı yönlerden biri Victor Hugo Fransız İhtilâli’ni eleştirmenin moda olduğu bir zamanda, ihtilâli yüceltir. Ben kitabı okurken tarihten ziyade Victor Hugo’nun neredeyse tüm kitaplarında bahsettiği temel düşünceler ilgimi çekti. Özellikle anne kavramını, daha ziyade yüce anne kavramını bu kitabında da bolca hissettim. Notre Dame Kamburu’nda ister Esmeralda’nın annesi, Sefiller’de Cosette’nin annesi isterse de bu kitabımızda gördüğümüz üç küçük çocuğun anneleri olsun anneleri hep çocukları için her şeyi yapabilen, hayatını onlara adamış, ölümü bile yeğleyen kişiler olarak aktarmış. Hatta bir yerde bir kurt ulursa bu annenin sesidir diyor ve kadın ile anneyi çok ayrı yerlere koyuyor. Bunu kitabındaki cümlelerden de anlıyoruz "Kadınlar zayıftır, ama analar güçlüdür ". Diğer üzerinde durduğu konu ise savaşın ne kadar kötü olduğudur. Bu kitapta savaşta salt haklı taraf olmadığını savunuyor bence. Mavi grupta da Beyaz grupta da insanlar birçok kişiyi öldürüyor ve bu ölen insanların arasında işçisi de hiçbir şeyden haberi olmayan da katili de var. Kitabı okuduğumuzda iki farklı lideri çok farklı tasvir ediyor. Mavi grupta Gauvain’i adaletli, merhametli; çocuğa, kadına, çaresize ve yaralıya zarar vermeyen bir lider, diğer tarafta yani beyaz gruptaki lider Lantenac. Victor Hugo Lantenac’ı tam tersi, amacını gerçekleştirmek için her türlü karar verebilen, çok hırslı ve diktatör olarak tasvir ediyor. Ama ne olursa olsun bir gruba yönelmiyor savaşın yol açtığı ayrılıklara, cinayetlere, çığlıklara yer veriyor. Zaten öyle değil midir? Kimse gerçekten her şeyi bilmez, takılırlar birilerinin peşine amaç sadece içimizdeki o nefreti ve hırsı dindirmektir ama ölüm hiçbir şeye çare değildir. Son olarak sözümü kitaptaki şu dialogla bitirmek istiyorum: ‘’Siz hangi taraftansınız? Cumhuriyetçi misiniz, kralcı mı?’’ ‘’Ben yoksul bir adamım.’’ ‘’Yani ne kralcı ne de cumhuriyetçi öyle mi?’’ ‘’Hiçbirine inanıyorum.’’ ‘’Pekiyi, kralın yanında mı, karşısında mısınız?’’ ‘’Bunu düşünecek hiç zamanım olmadı.’’ ‘’Olup bitenler hakkında ne düşünüyor sunuz?’’ ‘’Hayatta kalmaya çalışıyorum.’’ ‘’Ama yine de bana yardım ettiniz.’’ ‘’Yasayla başınızın dertte olduğunu gördüm. Bu yasa denilen şey ne demekse. İnsan onun dışına düşebiliyor demek ki. Gerçi bu işlerden anlamam. Bana gelince, yasanın içinde miyim, dışında mı? Hiç bilmiyorum. Açlıktan ölmek yasanın içinde olmak mıdır?’’ Elif ALTAY
Victor Hugo
Victor Hugo
Doksan Üç
Doksan Üç
Doksan Üç
Doksan ÜçVictor Hugo · İletişim Yayıncılık · 2018655 okunma
·
121 görüntüleme
Osman Mandaloğlu okurunun profil resmi
Tam tersi olmayacakmıydı, ben mi yanlış hatırlıyorum? Maviler ihtilal yancıları, beyazlar kralcı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.