Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Selamun aleykum. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; giriş, gelişme, sonuç bölümlerini ve ayrıntılı bir analiz incelemesi yapılmasını doğru bulmuyorum. Daha samimi ve kitaptan ne hissettiğini, ne kazandığını ve insanlara bunu en içten duygularla yansıtan incelemelerin yazılması daha doğru zannımca.. Bu hareketle her okurun tereddütsüz ve doğal bir düşünce sahibi olmasına zemin hazırlayabilir. Zira site de incelemelere çokça rağbet edildiği de  söylenemez. O yüzden doğallıktan yana olmanızı ve herkesleşmemenizi tavsiye ederim. :) Bu güzel esere gelince, uzun zamandır okumaya heveslendiğim bir kitaptı.. Çünkü yaşam içerisin de her zaman doğrunun direnişine sempati duymuşumdur. Bu sayede kitaba olan ilgim arttı ve daha bir şevkle okumama neden oldu diyebilirim... Dünyanın her yerinde bir direniş söz konusu.. Herkesçe bilineni ise hayatta kalma, hayata tutunma direnişi... Bu her sıradan insanın olgusu. İnsan için en zorlu direniş ise; özgürlük, düşünce ve vatanın direnişidir. Direniş bunlar için veriliyorsa eğer, en anlamlı desteği hak ediyordur demektir. Her işgal altındaki topraklarda, özgürlük direnişçileri ile olamasakta, bu yazamamıza ve duyuramamıza engel teşkil etmiyor! Bugün benim de elimden yazmak geliyorsa eğer, bende bu güzel ve anlamlı direnişi, direniş sözcülerini duyurmaya ve okuyup doğruları bilip bulmalarına vesile olmaya çalışacağım İnşeAllah.. Biliyorsunuz birçok İslam ülkesi işgal  ve zalimin zülmü altında.. En başında gelenler ise: Filistin, Afganistan, Doğu Türkistan, Suriye, Irak, Arakan, Çeçenistan, Mısır, Patani ve daha sayamadığım onlarca müslüman toprakları var. Bunların ortak yönü daha önce de belirttiğim gibi Müslüman olmaları. Yazar da bu ortak payda da buluşmuş ve yaşananları, baş roldeki karakterlerden duymak için zorlu yollardan ve meşakkatli süreçlerden geçerek, direnişçilerle görüşme fırsatı bulmuş. Bizler şimdi bunları oturduğumuz yerden okuyorsak eğer, bu yazarın cesurluğu ve doğruyu insanlara ulaştırma çabasına bağlıdır. Bu sayende, bizlerin salt düşüncelerden ve ilk duyduğumuza inanmamamız gereken röportajlar ortaya çıkmış olması, biz okurlar için daha sağlıklı ve faydalı olmuştur. Çünkü okurken birçok yerde ne kadar da yanlış bilgi sahibiymişiz dedirten cümleler ile karşılaşınca, insanın her şeyin derinine inmeden her şeye karşı önyargılı düşünce sahibi olmamamız gerektirdiğini gösteriyor.. Röportaj verenler arasında çokça tanınan ve kimliğini her zaman saklı tutan isimler yer almakta. Benim en çok ilgimi çeken ise Cueeva oldu. Kendisi irlandalı bir hıristiyan olmasına rağmen, Müslümanlar için çok büyük direnişler vermiş ve hala da veriyor... Yıllarca Filistin mülteci kamplarında insanlara yardım etmeye çalışan ve işgal güçlerinin her saldırısında koşup mazlumlara el uzatan olması hem mutluluk hem de utanç verici.. Çünkü kendisi müslüman ve Filistin'i olmamasına rağmen bu kadar özveride bulunup canını ortaya koyması, biz Müslümanlara hem örnek hem de utanç vesilesi olmuştur ne yazık ki.. Kitaptan daha fazla spoi vermeden cümlelerimi tamamlayıp son olarakta şunu belirtmek istiyorum; Bizler şuan yaşantımıza ve kendimize uydurmaya çalıştığımız müslümanlığı (güya) , çok hafife alıp sözde yaşayan aciz kullarız. Artık bunu akletmemiz, farkına varmamız şart! Zira, sadece yatıp kalkıp günü doldurarak ne kendine ne insanlara ne de dünyaya faydan olmadan bir ömür tüketmek, faydasız bir ot rolune bürünmek sana, bize yakışmıyor. Ayrıca herşeyden haberdar olup üç maymunu oynamak ise bir Müslümana, Müslümanım diyene hiç mi hiç yakışmıyor.. Biraz şu dünyevi duygularımızdan feragat edip, yanı başımızda ölen Müslüman kardeşlerimizin derdine düşelim. Eğer bugün zalimler zülum ediyorsa bu biraz da bizim aldırış etmememizden kaynaklanıyor. Amaaann bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesinden sıyrılın ve dünya da yaşanan zülumlere ses vermeye, onları duymaya çalışalım. Çünkü her Müslümanın özgürçe vatanında inandığını yaşamaya hakkı var. Bizler yaşayabiliyorsak eğer, bu onlardan üstün olduğumuz anlamına gelmez. Üstünlük takvadadır. "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allah yolunda yaralanan hiçbir yaralı yoktur ki, kıyamet günü, yarası kanıyor olarak gelmiş olmasın, bu kanın rengi kan renginde, kokusu da misk kokusundadır." İnşeAllah bir gün, bu anlamını yitiren yerden, özünü unutmuş insanlardan kurtulup bir işe yaramak için yararlanmayı ve şehit olmayı nasip eder bizlere.. Eğer buraya kadar okumuşsanız Allah razı olsun :)
Söz Direnişçilerde
Söz DirenişçilerdeAdem Özköse · Pınar Yayınları · 2018374 okunma
··1 alıntı·
60 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
GONCA okurunun profil resmi
Bugün baktığımızda zulüm altında olanlar sadece Müslüman kesim değil ki, Ortadoğu birçok inancın kök saldığı, dal budak verdiği bir coğrafya. Hepsinin ortak noktası zulüm altında olmalarıdır. Ve bu zulümler, bu savaşlar, manevi değerler uğruna verilen savaşlar degil, maddi değerler uğruna verilen savaşlardır. Savaş demek de doğru değil aslında, tek taraflı bir saldırı olduğu için zulüm demek daha doğru olur. Mazlumlar hep aynı, önemli olan zalimi görmek, zalimi tanımak... Güzel yüreğine sağlık Melek 💚
melîke okurunun profil resmi
Allah razı olsun hocam 😊 incelemem kendi bakış açımdan çıktı tabi. Eksik yönleri ve farklı anlamları da siz eklediniz teşekkür ederim. Böyle yorumlara ihtiyaçımız vardı. Esen kalın, sevgiyle ✨
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.