Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

202 syf.
7/10 puan verdi
·
17 günde okudu
*Spoiler'lı* Kitapta iki tür büyük güç var. Takviye ve eleme. Hükümet bunları teknoloji ve ideolojilerle iyi uyguluyor. İdeoloji vermek bir insanı yaşadığını hissettirebilmek için gerekli en önemli güçlerden biri. Bu onların takviye gücü olmuş oluyor. Teknoloji ise eleme gücü. Teknoloji üzerinden görülmesi istenen düşünceler ve yok edilmesi gereken düşüncelerle insanların fikirleri elimine edilmiş oluyor. Guy Montag yerine öldürülen sivil gibi.Tek bir düşünceye odaklandırmak. Ama tabi nereden baktığına göre değişir. Asimile edilen ve asimile eden arasındaki fikir ayrılığıdır bu. İdeolojiler de teknoloji de aslında ateşe benzer. Hem takviye hem elemedir. Az önceki güçleri kullanmayı bilenler onları tam tersi kuvvetle de kullanabilirler. Peki ya bu ideolojiler nereden gelir. Kendi başına oluşması da mümkündür elbette ama ana etken kitaplardır. Şuanda konuşulan bütün her şey kitapların çarpıtılmış veya bozuk kopyasıdır aslında. Kimisi kitaptaki enteller gibi hafızıdır veya değildir. Dini yozlaşmanın temeli de buna dayanır. Kitaplardan uzaklaştıkça sahte ideolojiler peşimize aynı kitaptaki tazı gibi tepemize dikilir. Kaçınılması çok zordur. Kitaplardan uzaklaştıkça savunmasız kalırız ve bir birey olamayız. Bunu sağlayan tek şey elbette kitaplar değildir. Ama kitap okumayan insanın bağlantı kurabilme yetisi çok düşüktür. Aynı kocalarının savaşta ölmelerinden bahseden kadın komşular gibi. Sözcüklerimiz tekrarlanır ve tekrarlanır sonsuz bir döngüye gireriz. Üstüne düşünülmeyen, sorgulanmayan hayatın, yaşayama da değeri yoktur. - Sokrates Anti entelektüelizm(Philistinism) çok tehlikeli bir kavram ki bu distopyanın ortaya çıkışının temelini bu kavram oluşturuyor. 18. yy dan sonra gelişen Sanayi Devrimi sonucunda insanlık bu hastalığın bir kurbanı oldu. Teknoloji gelişimi ile insanlar bir fabrika ürünü üreten bir ürüne dönüştüler. Haksız da sayılmazlar. Hayatlarını geçindirebilmek için buna mecbur kalmışlardı. Kırsal kesimden şehirlere göçün başlamasıyla ekonomi tarımsal olarak zarar görmüştü. O yüzden açlık uğruna savaşan insanlar kitapları okumak için zaman ayıramıyorlardı. Kocaman bir şehir fabrikaya dönüşmüştü. Ama asıl sebep o dönemde oluşan sosyal yapıydı. Sınıflar arası sahte davranışlar oluşmaya devam ediyordu. Toplum birey arasında neredeyse hiç farklılık yoktu. Bu da insanları tek tip birer fabrika ürününe dönüştürmüştü. 20. yy da çıkan 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı insanlığa öyle bir darbe vurdu ki insanlar kimlik ve varoluşu yeniden sorguladılar. Düşmanları dev gibi fabrika şeklini almış olan şehirlerdi. Teknolojinin de gelişimi ile bu kaotik ortam betimlendi ve distopyalar ortaya çıktı. Ray Bradbury'nin en çok bu bahsettiğim kavramdan korktuğunu düşünüyorum. Bilginin gerekliliğini maddiyat getirip getirmediğine göre değerlendiren maneviyatı kaybetmiş bir toplumdan korktuğu için bizi uyardığını düşünüyorum. Guy Montag'ın ağlamasının temelini oluşturan, sistemdeki bozukluğu görmesiydi bence. Kitapların nihai takviyesi. Her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır. Dostoyevski - Yeraltından Notlar
Fahrenheit 451
Fahrenheit 451Ray Bradbury · İthaki Yayınları · 202289,5bin okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.