Diğer taraftan, yukarıda belirtildiği gibi 1922 sonbaharında Yunanistan siyasi alanda ciddi sorunlarla mücadele ederken, fiili olarak devam eden göç ile ülkede biriken Rum göçmenler de ayrı bir problem yaratmaya başlamıştır. 1922 Ekim'inde Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla Doğu Trakya ve İstanbul' dan çok sayıda Rum, Yunanistan'a göç etmişlerdir.126 Türklerin İstanbul'u işgalden kurtarmalarından önceki günlerde de 50.000 Rum şehri terk etmiştir. Buna karşılık 100.000 Rum şehirde kalmıştır. 9 Eylül'ü izleyen günlerde İngiliz ve Amerikan bayrakları çekilmiş Yunan gemileri ile 8 Ekim'e kadar 300.000, Edime' den de 60.000 Rum ayrılmak durumunda kalmıştır. Türkiye' den gelen göçmenlerin ülke içinde yarattığı sıkıntıya bir de Bulgaristan ve ihtilal sonrası Rusya' dan gelen yaklaşık 1.200.000 Rum göçmen de eklenince bu göç dalgasının Yunanistan için yarattığı sorun daha da artmış ve hükümet bu sorunun altından tek başına kalkamayacağını düşünerek Milletler Cemiyeti'ne müracaat etmiştir. Bu arada Birinci Dünya Savaşı sonrası öncelikle yakın doğuda yaşadıkları toprakları terk eden göçmenlere yardım maksadıyla Milletler Cemiyeti tarafından oluşturulan komisyonun başkanlığını yürütmekte bulunan Norveçli araştırmacı ve devlet adamı Dr. Fridtjof Nansen'in yardımcısı ve İstanbul sorumlusu Albay Procter 16 Eylül 1922 tarihinde Cemiyet'e İzmir'in, Türkler tarafından tekrar ele geçirilmesini takiben Anadolu topraklarında yaşanan göç olayında Rum göçmenlere yardım etmek için izin istemiş ve bu konuda gereken izin ve talimat iki gün içerisinde temin edilmiştir. Yine bu izin ve talimat çerçevesinde komisyon başkanı Dr. Fridtjof Nansen konu ile ilgili olarak ilgili iki ülke arasında arabuluculuk yapmakla görevlendirilmiştir