Halk bir kere kulluklaşmaya görsün, özgürlüğü öylesine unutuyor ki, artık onun uyanıp yeniden özgürlüğünü ele geçirmesi olanaksız oluyor. Üstelik halk, çok içten ve istekli bir biçimde kulluk (hizmet) ediyor. Bu durumu gören, onun özgürlüğünü değil de köleliğini kaybettiğini sanır. İlk başlarda, kuvvetle alt edilmişlikten dolayı ve zorlama nedeniyle hizmet edildiği bir gerçek. Fakat bundan sonra gelen kuşak, özgürlüğü hiç görmeyip tanımadığından dolayı, pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir. Boyunduruk altında doğan insanlar, kulluk, kölelik içinde büyütülüp eğitilirler. Bu insanlardaha ileriye bakmadan, doğdukları gibi bir yaşamı sürdürmekle yetinirler ve bulduklarından başka hakları ve malları olabileceğini düşünmemelerinden de öte, doğumlarındaki durumu doğal durumları olarak kabul ederler. Bununla birlikte, tüm kalıtım haklarından yararlanıp yararlanamadığını veya kendisi ya da selefi üzerinde bir haksızlık yapılıp yapılmadığını anlamak için kütüklere arasıra bir göz bile atmayan böylesine savurgan ve gevşek başka bir mirasçı olamaz. Fakat, her şeyde bizim üzerimizde büyük bir erke sahip olan görenekler, en fazla etkinliği, bize hizmet etmeyi ve (Mithridates’in14zehir içmeyi bir alışkanlık yaptığının söylendiği gibi) kulluk zehirini yutup acı bulmamayı öğretmelerinde gösterir.