“Ne düşündüğümü söylememi ister misin, Söyle, Sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler.“
Araba kullanan bir adamın trafikte aniden kör olmasıyla başlayan kitap sizi hemen hikayesine dahil eder…
İnsan olmanın iyi kötü hallerini bulursunuz kitapta… Kitabın örgüsü çok gerçekçi. Akıcı dili sayesinde yazım kurallarının olmamasından etkilenmezsiniz…Tasvirler muhteşem, kitabı okumaz yaşar, onlar gibi kör olursunuz. Kahramanların isimleri yoktur, sıfatlarıyla tanırsınız onları. Bu kitabı daha özel yapmış bence… İçinde derin mesajlar var okurken düşündürür, farkındalığınızı artırır.
Örgütlenmenin her zaman önemli olduğuna dikkat çekmiş. Sadece bakmanın yeterli olmadığını, bakarken görmek, hissetmek, farkına varmak,gördüğünü anlamlandırmak gerektiğini vurguluyor.İnsanın aslında bakar kör olduğunu;etrafın,doğanın,çevresindeki insanların,sistemin kendisine dayattığı kuralların farkına varmadan sadece yemek içmek için yaşadığına dikkat çekiyor….Hayatı anlamlı kılmak için manevi, kişisel, toplumsal körlükten kurtulmak, hayatın farkına vararak yaşamak , bakmak, baktığını anlamak gerek diyor. Siyasetin, devletin, dinin toplumun bize öğrettiği kuralları sorgularken düşünün, körü körüne yaşamayın mesajını veriyor…
İyilik-kötülük, ahlak-ahlaksızlık, vicdan-vicdansızlık, güçlü-zayıf çatışma halindedir kitapta... Konusu yüreğinizi sızlatıp, canınızı yaksa, ruhunuzun bir yerlerinde iz bıraksa da... ufkunuzu açacak bir kitap….
Kesinlikle okunması gereken muhteşem bir kitap…..