Anna 13 yaşında bir kız. Dünyaya geliş amacı lösemi olan ablasını kurtarmak. Doğduğu günden itibaren bir nevi yedek parça görevi görüyor. Sonunda da ablasına bir böbreğini vermesi gerektiği anda artık bedeni ile ilgili kararları kendisinin vermesini istiyor ve ailesine dava açıyor. Kitap çok akıcı. Elimden bırakamadım diyebilirim. Olayları hep olaya dahil olan insanların gözünden dönüşümlü olarak anlatıyor ve her bir karakteri çok iyi anlayabiliyorsunuz. Yaşlarına ve konumlarına göre karakterler çok başarılı anlatılmış. Konu tabi ki kafa karıştırıcı. Kimin gözünden baksanız ona hak verdiğinizi fark ediyorsunuz. Anneyi hem tek bir çocuğu hayatının merkezine koyduğu için eleştiriyorsunuz hem de bir yandan yaşadığı yıkımı anlayabiliyorsunuz. İhmal edilmiş bir erkek çocuk, yedek parça gibi sorgusuz sualsiz kullanılan bir kız çocuk. Herkesin ortasında kalmış bir baba ve sadece normal bir hayat isteyen hasta çocuk. Anna ablasını seviyor ancak bu kadar görmezden gelinmekten yorulmuş. Ablasını kurtarma sorumluluğu tamamen üzerine yüklenmiş ancak onun ne hissettiğini, nasıl olduğunu soran yok. Her şey bu kadar akıcı ve doğal akışında ilerlerken sonu biraz hayal kırıklığı oluyor çünkü her şey havada kalıyor. Kitap bittiğinde; hızla koşarken birden kendini uçurumun kenarına gelmiş gibi hissettiriyor.

Kız Kardeşim İçinJodi Picoult · April Yayıncılık · 20191,449 okunma

·

7 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.