"Ne diyebilirdim ki? Bir anlamda bana diyordun ki,
kendini canlı hissetmek için hayatla ölüm arasındaki ince
zara tutunman gerekiyordu. İçindeki ölülük hissinin üstesinden gelmek için bu tehlikeye, bu acil durumlara ihtiyacın olduğunu anlamıştım. İşte o zaman yaşadıklarının
dehşeti beni her zamankinden daha fazla etkiledi. Verebileceğim bir öğüt yoktu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bu ölü haline karşı sözcüklerle nasıl savaşabilirdim ki?”
Sayfa 44 - Kabalcı Yayınevi