Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

322 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Fakir Baykurt Onuncu Köy inceleme yazısı
Kitapta öğretmenin adı geçmiyor. Ona Damalı'da Öğretmen, Ortaköy'de Usta, Yaşarköy'de deli anlamına gelen Delâ diye hitap ediyorlar. Öğretmenin tek kaygısının çocukları okutmak olduğu bir köyden çocuklarını özellikle de kız çocuklarını okutmak istemeyen bir köy ağasına karşı mücadelesi, bir lokma ekmeğe muhtaç bırakılan köylülerin gözünü açmak isteyen, agalarin, beylerin acımasızligiyla yaşamak zorunda kalan köylülere, prometheus misali ışık taşıyan bir köy öğretmeninin hikayesidir. Ancak, her iyi şeyin cezasız kalmadığı ülkemizde sürekli başına iş alır. Ondan rahatsız olanlar onu dövdürür, yerini değiştirir, tehdit edilir. Oradan oraya savrulur,ancak amacından geri dönmez. Hikaye Damalı Köy'ünde yaşananlarla başlıyor. Bu köyde köylüyü uyandırmanın bedelini yediği dayakla ödüyor öğretmen. Yetmiyor köyden sürülmek isteniyor. Ama o pes etmiyor. Yediği dayağa, canından olma korkusuna, sürülme tehditlerine rağmen ideallerinden vazgeçmiyor. Aksine köylü, onu yıllardan beri karanlığa hapseden o sis bulutlarını dağıtmaya, hakkını aramaya, zalime direnmeye başladı ya bir kere, o hedeflerine dört elle, daha da sıkı sarılıyor. Damalı'nın ardından Ortaköy'e gidiyor ama bu sefer bir demirci ustası olarak. Damalı'da başlattığı kıvılcım Ortaköy'e de sıçramış oluyor daha da büyüyerek. Ama yine onun önünü kesmeye çalışıyorlar. Damalı'da Durana'nın işine çomak sokmuştu, Ortaköy'de daha da "büyüklerin", beylerin, toprak ağalarının canını sıkmaya başlıyor. Tabi, başta da söylediğim gibi bu sefer öğretmen olarak değil bir demirci ustası olarak. Ve tabi, onu yine sürmeye çalışıyorlar. "Benim de başımı yakma, var git başka köye hemşehrim, yeter ki burdan uzak olsun." diyor, terfi zamanı gelmiş genç bir komutan. Anlayacağınız öğretmene yine yol göründü. Öğretmenin bir sonraki durağı Yaşarköy. Yalnız bu sefer tek değil yanında kaçırdığı kız Gülşen 'le. Köye vardıkları gün bir köylünün evine sığınıyorlar. Ama öğretmenle Gülşen'in köye ilk girdikleri zamandan bu yana fark ettikleri bir gariplik var hem köyün genel havasında hem köylülerde. Sebebini öğrendiğinde başta inanamıyor öğretmen böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğine ama sonra kavrıyor her şeyi, oturuyor taşlar yerine. Özellikle kitabın bu bölümünde yazarın "kuşlar" benzetmesiyle yaptığı anlatım çok etkileyici. Kitabın vermeye çalıştığı mesajla bağdaşan vurucu bir bitiriş olmuş. Kitabın en çok etkileyici bölümü burası. Öğretmene ve Yaşarköy'e dönersek. Öğretmenimizin bu köyde karşılaştığı cehalet temsili ise köyün imamı. Tabi öğretmenimiz burada da durmuyor, susmuyor, konuşuyor. Karanlığı delmek için bir küçük kıvılcımın dahi yeterli olabileceğini biliyor çünkü. Onu dinleyen köylüler başta ona "Delâ" diyorlar ama öğretmenin sözleri girdi o kulaklarından bir kere. "Düşünce" başladı. Durmuyor, devamı da geliyor. Ve biraz önce söylediğim gibi, vurucu bir bitirişle sonlanıyor hikaye. Hikayenin sonunda zincirlerinden kurtulan köylü öğretmenin elini öpmek isterken öğretmen kendi elinizi öpün demesi. İbret verici bir son.Tam da kendini insanları eğitmeye adamış bir eğitimciye yakışır bir sahne. Beni #58736916 okuma etkinliği ile Fakir Baykurt ve eserle tanıştıran Ebru Ince Hanıma teşekkür ediyorum.
Onuncu Köy
Onuncu KöyFakir Baykurt · Adam Yayınları · 20151,109 okunma
··
13 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
Bu güzel inceleme için ben çok teşekkür ediyorum :)) ışığı taşımak boynumuzun borcu ,kalemine sağlık ömrüne bereket ..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.