Homo Faber sizi daha ilk sayfalarından itibaren etkisi altına alan kitaplar sınıfına giren bir roman. 223 sayfanın başından itibaren ana karakterin analitik ve matematiksel zihnine konuk oluyorsunuz. Olaylara bakış açısı aslında bana çok uzak gelmedi ve kendime oldukça yakın hissettim diyebilirim. Roman boyunca oldukça yoğun bir anlatım ve tempo var. Sadece kişi bazlı değil, birçok ortam değişikliğine ev sahipliği yapmakta roman. Kuzey Amerika ve Avrupa şehirleri yolları arasında yaşanan olaylara ana karakterin zihninden katılıyorsunuz. Roman birçok kez okuyucuyu ters köşe yapan olaylar içeriyor. Bu nedenle sürükleyiciliği oldukça fazla. Romanın ve çevirinin dilini özellikle beğendim diyebilirim. Değişik bir bakış açısına sahip ve sürükleyici bir roman okuyacaklara tavsiye edilir.