Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Allah’ı razı edecek hak söz ne ise onu söyle. Öyle hak (gerçek) söz vardır ki, Allah o sözlerin söylenmesine rıza göstermez. Mesela nemi­me dediğimiz koğuculuk, bir başkasını çekiştirmek demek olan gıybet, hakikatte gerçek bir sözdür; fakat bu nevi sözlere Allah Tealanın rıza­sı yoktur. Hak Teâlâ Hazretleri gıybeti ve nemimeyi bize yasaklamıştır. Rabbimizin kullarının ağızlarından çıkan sözlere ne derece önem verdi­ğini ifade etmesi açısından Sahih-i Müslim’de yer alan şu hadis-i kudsî dikkat çekicidir. Yüce Allah gökten yağmur yağınca şöyle buyurur: (Yağan bir yağmur sebebiyle) kullarımdan bir kısmı bana inanıp mümin olur; kimi de inkâr eder kâfir olur. «Biz şu şu yıldız sebebiyle yağmura kavuştuk diyen birisi inkâr edip yıldızlara inanmıştır: Fakat, «biz Allah’ın fazlı ve rahmetiyle yağmura ka­vuştuk» diyenler bana inanmış yıldızları inkâr etmişlerdir.” (Müslim,İman, 125) Görüldüğü gibi kişilerin söyledikleri sözler nazar-1 itibara alınmış­tır. Ebû Hüreyre -radıyallahu anh- yağmur yağınca; “Biz fetih yıldızıy­la yağmura kavuştuk” der ve sonra şu âyeti okurdu ki bu âyet, açmak mânâsına gelen “feth” kelimesiyle başlıyordu: Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti, tutup hapse­den kimse olamaz. O’nun tuttuğunu da O’ndan sonra salıverecek kimse yoktur. O, azizdir (üstündür), hikmet sahibidir.” (Fâtr Süresi, 2) Ebû Hüreyre – radıyallahu anh- bu âyeti okumakla yağmura Al­lah’ın rahmetini açması sebebiyle kavuştuklarını ifade etmiş oluyordu. Sana tavsiyem şudur ki; kalben, Cenâb-ı Hakk’ın sebeplerin yara­tıcısı olduğuna, kâinattaki sünnetullâh’ın O’nun tarafından yerleştiril­diğine, olup biten her şeyin O’nun emriyle olup, başka şeylerin tesi­riyle olmadığına itikadın tam olsa bile sakın ola ki, Allah Teâlâ’nın söy­lenmesini ve konuşulmasını yasakladığı şeyleri konuşmayasın. O Yü­ce Yaratıcı nasıl bazı şeylerin yapılmasını yasaklamışsa, doğru da olsa bazı şeylerin söylenmesini de yasaklamıştır. Yukarıda geçen kudsî hadiste Yüce Allah’ın “Bana inanıp yıldızları inkâr etmiş ve beni inkâr edip yıldızlara inanmıştır” ifadelerindeki kesinliğe bir bak. Çünkü kişi “Allah’ın fazlıyla ve rahmetiyle” dediği zaman isimlerini zikretmemek sûretiyle yıldızlan örtmüş oluyor; ama yıldızlar sebebiyle dediğinde Allah’ı görmezden geliyor (örtmüş olu­yor). Bunu söyleyen kimse kalbiyle fâil-i hakikinin Allah olduğuna ve yağmuru indirenin de O olduğuna inansa bile, Allah’ın ismini söyle­memesi sebebiyle hadiste “örtmek” mânâsına gelen “küfr” kelimesiy­le onun durumu ifade edilmiştir. Sakın kardeşim yıldızlardan yağmur isteme. Böyle bir şeyi diline dahi alma! Buna İtikat etmekten ise son derece uzak dur. Gerçek bir mümin isen inancın şu olsun: Allah bu sebepleri neti­celerine delâlet eden bir âdet (sünnetullah) olarak kâinata yerleştirmiş­tir. Bu çeşit alâmet nevinden olan âdetlerin bozulması mümkündür. O âdetleri koyan her zaman onu bozmaya kâdirdir. Bu âdetlerin felâke­tinden kendini koru. Sakın ola ki bunlar seni ilâh! hududun dışına çı­karmasın. O hudud ki onu Allah senin için çizmiştir. Onu aşmayasın. Çünkü Allah neyi ölçü olarak koymuşsa onu durmadan görüp gözet­ler. Kullarını ona göre değerlendirip, o ölçüye uyup uymadıklarını kontrol eder durur. Her konuda bu durum geçerlidir. Bir hadis-i şerif- de şöyle buyrulmuştur: “Bir adam Allah Teâlâ’nın gazabını celbedecek bir kelime söy­ler. O kelimenin nereye varacağına da pek aldırmaz. İşte bu kişi, söylediği bu bir tek kelime sebebiyle cehennemde yetmiş yıllık bir mesafe olan derinliğe yuvarlanır gider. Birisi de Allah’ın hoşnud olacağı bir söz söyler. Bu sözün nereye varacağını da pek bilmez. Fakat bu kişi de bu sözü sebebiyle en üstün makamlara yükselti­lir. ” (Tirmizî, Zühd, 10,12) Durum bu olunca Allah Teâlâ’yı hoşnud edecek sözleri söyle. O nun gazabını celbedecek sözlerden kaçın. Buna muvaffak olmak ise ancak Cenâb-ı Hakk’m bu hususta koyduğu ölçüyü bilmeye bağlıdır. Ne yazık ki çoğu kimse bu konunun ehemmiyetinden habersizdir. Fahr i kâinât -sallallahu aleyhi ve selem- Efendimiz buyurur: “İnsanları yüzüstü cehenneme sürükleyen dilleriyle söyledik­leri faydasız sözlerinden başka ne olabilir?(Tirmizî, iman, 8) Hikmet ehlinden birisi de şöyle demiştir: “ Hapsedilmesi gereken en mühim şey dildir.” Hak Teâlâ Hazretleri dili iki kapının arkasına yerleştirmiştir. Bu kapıların ilki dudaklar, İkincisi de dişlerdir. Böyle ol­masına rağmen dil bu kapılan açar ve faydasız birçok söz söyler.
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.