Puslu Kıtalar Atlası romanı ile belli bir okur kitlesine ulaşan İhsan Oktay Anar’ın bir diğer kitabı da Suskunlar. Puslu Kıtalar Atlası ile karşılaştıracak olursam ben biraz geride kaldığını düşündüm. Dili akıcı fakat ağır geldi bana. Sözlükle okuyorsunuz evet ama biraz konudan kopmak mümkün. Kitap öyle zekice yazılmış ki adeta labirent gibi, kendiniz kitabı bir düzene koyuyorsunuz. Sonuna gelmeden kitabı anlamak ise biraz zor..
İhsan Oktay Anar, anlatım teknikleri ile çok ilgilenen bir yazardır. Suskunlar’da da, kullandığı anlatım teknikleri üzerinde titizlikle çalıştığı görülmektedir. Romanın, postmodern anlatının pek çok tekniğini içinde barındırdığı söylenebilir. Suskunlar, yazarının, özellikle, eski metinlerin dünyasından kendi yarattığı yenilerinkine oyunlu bir yol çizmek suretiyle kurduğu metinlerarası ilişkileri ile dikkati çeken bir romandır. Yazar, Tevrat, İncil ve Kur’ân-ı Kerim’den yola çıkarak yeni metinler oluşturmak yoluyla metinlerarası ilişkiler kurmuş ve romanının kurgusunu çok daha ilginç bir hâle getirmiştir
Suskunlar, Yenikapı Mevlevîhanesi’nde sema eden bir dervişin hayaletinin görülmesiyle başlar ve çeşitli öykülerle devam eder. Roman ilerlerken bazı öyküler iç içe geçer. Ancak romanda tüm metinlerden bağımsız sayılabilecek küçük öyküler de mevcuttur. Romanı daha iyi anlamak, romandaki metinleri ve metinlerarası ilişkileri daha açık bir şekilde kavramak için bu öyküler hakkında da bilgi verilecektir...tavsiye edebileceğim bir kitap