İNSAN OLAN BİLİR İNSANIN KIYMETİNİ.Eskiden “başlık parası” vardı.
Şimdi modern toplum olduk.
“Süt parası” oldu adı.
Kız güzel mi? Yaşı küçük mü? Ya ailesi, hali vakti yerinde mi? Hele de kızın bir diploması varsa, iyi para eder! Yoksul yine ucuza gider!
“Para eder” mi dedin? Eşya mı bu?
O kadar baktık, büyüttük, hele ki okuttuk. Bir nevi eşyası sayılır ana babanın.
Sevgi mi? Anlaşmak mı? Geçiniz efendim bunları; evlenince severler birbirlerini. Hem anlaşarak evlenenler daha mı mutlu?
Kız dediğin namuslu olacak, atasının sözünden çıkmayacak. Başını kaldırıp sağa sola bakmayacak. Okuyorsa da terbiyesiyle okuyacak. Diplomasını alıp evinin kadını olacak. Efendisi uygun görürse düzgün mesaili bir işte bile çalışabilir. Daha ne istesin?!
YOK ARTIK! KALDI MI BÖYLE İŞLER?
Demeyin demeyin. Keşke “Dürü Kızlar” yalnız roman kahramanı olsalardı.
Coğrafyamızın gerçeğini de İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir veya birkaç büyük şehirden ibaret sanmayın.
“SÜT PARASI” diyorum. İnanmazsanız, kaynaklar elinizin altında; açın bakın…
Eskiden “ağalık ” vardı.
Şimdi modern toplum olduk.
Ancak adı kalktı, kendi aynı.
Hatta bayılırız biz konusu “ağa” , “aşiret” olan dizilere. Her kanalda bir başka diziye konu olur. Ayıla bayıla izleriz.
Sömürü göğünün altındaki sınırsız arazilerini, Amerikalar’da okuyan çocuklarını, büyük şehirlerdeki mülklerini, pahalı arabalarına fiyakalı binip inişlerini ağzımız açık izleriz.
Ve de haklarıdır her şey. Altmış yaşındaki ağanın, yirmi yaşındaki kıza sevdalanması pek romantiktir. Çekirdek çitleyerek, “ah bir kavuşsalar" diye iç geçirerek izleriz.
Yalnızca sahip olduğu toprak değildir hakkı. O toprağın üzerinde yaşayanların üstünde de hak sahibidir ağamız.
YOK ARTIK! KALMADI BÖYLE İŞLER mi dediniz?
Keşke “Musdu Ağalar” yalnız roman kahramanı olsalardı.
Cumhuriyetle yönetilen ülkede küçük tiranlardır onlar. İşleri de zordur hani! Binlerce insanla uğraş, yola getir, muhalefet mi olur iktidar mı olur; taraf seçmesi için ikna et…
Eskiden “çocuk gelinler” vardı.
Ne acı ki, şimdi yine var. Bugün yine var.
“Tecavüzdür” , “cinayettir” , “çocuk istismarıdır” adı.
“Parayı kuşağına doldurup gelen, istenen altınları da takınca, istediği kızı ata bindirip götürmüş, gel demiş imama, kıydırmış bir nikah…”
On üç – on dört yaşındaki kız çocuğunu koynuna alan aşağılık yaratığa mı daha çok lanet okumalı, “Canım, kız parası değil mi? Elde avuçta eyleşmez! Tütüne gayfaya anca yeter…” diyen baba terörüne mi; hiç bilemiyorum.
“Kız kısmı itaâtlı olacak! Bubası nere keserse kanı oraya akacak. Atamızdan dedemizden gördüğümüz bu. Bunları yaşatmak lâzım!...” diyen Velikul;
“Evet… zaten ne demişler, kız evlâdı on üçüne bastı mı, ya erdedir, ya evde… evet!” diyen hafız;
“Dut ağacı dut verir! Yaprağını kıt verir! Oğlan böyük, kız güccük, sarılması dat verir!” diyen Musdu;
“Nafakasını tedarik edebildikten sonra yeniden evlenmek şeriâtın emrettiği bir iştir..” diyen zihniyet;
Ve de tüm bunlara göz yuman, teşvik eden, destekleyen kim varsa;
Biliyoruz bitmediniz. Bitmeyeceksiniz de. Ama unutmayın ki “Uluguş Nine” ler, “Kahveci Linlin” ler, “Zakey Kız” lar da bitmez.
“Tırpan” ın soluğu ensenizdedir.
“İnsan haksız bir iş görür de, susar mı? Susmaz! Eğer susarsa, o insan mıdır? Değildir! Madem öyle, siz de susmayın.”