Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

❖ İşte yine düşmanın, yabancı bir memleketin kara suları kıyıları boyunca dolaştığı an gelmişti. Beş çıkarma gemisi, i- ki krovüzör, çok sayıda torpido botu ve denizaltı ile, ayrıca tehlike anında sığınabilecekleri bir çok limanlarıyla Rus fi­losu on yedi birlik halinde idi. Kara denize açıldıklarında Rusların prensibi, hemen bir araya gelerek genellikle aynı rotayı tutmaktı. İstanbul Boğa­zının girişi ballı ekmeğin eşek anlarını çektiği gibi onları kendine çekerdi. Ama çoğu zaman, hemen geri dönüp ka­çamasına acele ile kendi limanlarına dönerek, yaklaşan düş­manlarını beklemek olurdu. Düşmanları mı?Düşmanları, sayı olarak Rus filosunun altında Türk fi- losuydu. Ama, sadece sayı olarak yukarıda sorulduğunda öyleydi. Çünkü, Göben ve Breslau gemileri Türklerin hiz­metine girince Yavuz Selim ve Midilli isimlerini aldıklarında durum değişmişti. Bunlar manevra, hız ve. taarruz esasına göre donanmışlardı. Ayrıca bunların yanında Balkan sava­şında Amiral Rauf Bey’in komutası altındaki efsanevî bir üne sahip olan “Hamidiye”de eklenmiş, böylece denge sağ­lanmıştı.“Koca Yavuz” yola çıkar çıkmaz, onun iki muazzam bacasından yükselen ürkütücü dumanları gören hasımlarr çaresizce, kendi sahillerinin koruyucu limanlarına sığınır­lardı.Bu üç Türk harp gemisi, tek başına Rusların Karadeniz donanması karşısına heyula gibi dikiliyordu. Bunun yanın­da, tesisler sadece İstanbul Boğazı içinde olduğundan, her bakımdan çok yararı oluyordu. Her seferinde oraya dönül­mek zorunda kalınıyor, bazen Türk harp gemilerinin Bo- ğaz’dan çıkışları kendilerine bildirildiğinde nadiren de olsa Rus gemileri bunların geri dönüş yollarını kesmeyi deniyor­lar, ancak bu gibi dalaşmalar sadece denemede kalıyor, kü­çükte olsa herhangi bir başarı elde edemiyorlardı
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.