Bu çalışmasında Kant'ı, Jacobi'yi ve Fi chte'yi, her biri kendine özgü bir yolda, ''inanma'' ve ''bilme" arasında temel bir ikilik getirmekle ve bilgiyi insan tininin daha ileri ve derin gereksinimlerini karşılayamayacak olan sınırlı bir alana hapsetmek le; buna karşılık, bu gereksinimlere karşılık verecek olan ''Mutlak''ı erişilemez bir ''öte-yan''a havale etmekle eleştirirken, çalışmasının sonunda şu düşüncesini ileri sürer: Bu üç felsefe de, ilkesel olarak, temel felsefi yanlışın olanaklı tüm biçimlerini tükettiler ve böylelikle gerçek bir felsefe sistemine giden yolu hazırlamış oldular.